Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Davos’ta olan biteni on yıldır Meral Tamer ve Osman Ulagay’ın kaleminden okurum. CNBC-e ekranında Servet Yıldırım’ın söyleşilerinden izlerim.
Davos’un yoğun programında, olan biteni her yönü ile anlatırlar. Meral Tamer, toplantıları izler, katılanlarla söyleşiler yapar. Sadece yurtiçindekileri değil, yurtdışındaki önemli konserleri, sanat olaylarını da kaçırmayan Meral Tamer sosyal etkinliklere de katılır. Bize bilgi aktarır.
Geçen çarşambadan bu yana Milliyet Ekonomi’de Meral Tamer’in Davos yazılarını ilgi ile okuyoruz. Davos’ta olan biteni her yanı ile öğreniyoruz.
Davos’un katılımcılarından Özlem Denizmen dün Para Durumu sütununda Davos’un “tatlı yanlarını” anlattı. Özlem Denizmen diyor ki, “Davos’un açılışı bu yıl St. Petersburg Mariinsky Orkestrası ile başladı. Mariinsky katılanları kar soğuğundan, ekonomik gündemden ve yol yorgunluğundan alıp başka diyarlara götürdü. Muhteşem bir konser verdi.

Kalp, beyin, sinir sistemi...
Davos’taki seminerlerde 3 şey söylendi: Hayatta başarı için;
(1) Kalbin, (2) Beynin, (3) Ruhun ve sinir sisteminin iyi çalışması gerek.
Davos’taki bütün toplantılarda, panellerde insanın bu sistemlerine hedef alan bir enerji akışı var.
Sanatın hayatımızda nasıl bir yerde durduğunu Davos’ta yeniden gördük ve çok etkilendik. Her oturumun arasına müzik, sergi ve bir yazarın konuşmasını koymuşlar. Sanatı hayatın ve panellerin içine çekmişler.
Ünlü İranlı fotoğrafçı Shirin Neshat, Picasso’nun iki sözü ile sanatın ne olduğunu hatırlattı: “Sanat bizi gerçeğe götüren yalandır” demiş Picasso. Bir de “Sanat günlük hayatın tozunu alan tek şeydir” demiş. Bütün bunlar insanın ruhunu açıyor.

Sanat günlük hayatın tozunu alır
İranlı sanatçı kadın, Davos’ta bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye çağrıda bulundu. Dedi ki, “Lütfen ülkemi eski haline getirin. Entelektüellerin, yazarların, şairlerin, sanatçıların olduğu eski İran’a dönelim”.
Davos’ta insanlığa, topluma yardım çok önemli bir tema idi. Aktör Matt Damon bir milyon ailenin suya erişmesini sağlamış. Bunun için ödül aldı. Perulu opera sanatçısı Juan Diego Florez, su ve elektriğin ulaşamadığı yerlerde çocukları müzikle tanıştırmış. Çocuklar, “Suyum elektriğim yok ama ben flüt çalabiliyorum, şarkı söyleyebiliyorum” diyebiliyormuş.
İşte böyle sayın okuyucularım... Özet şu... Hayat sadece paradan ibaret değil. Tabii ki para olacak ama, paranın yanında müzik, edebiyat, resim, heykel, sanat da olacak. Entelektüellerine, yazarlarına, şairlerine, sanatçılarına yaşam şansı tanınmayan bir ülkede ekonomi iyi olmuş kötü olmuş... Ne yazar? Sadece paraya tapan bir toplum, yaşamını sürdüremez.