Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye seçime gidiyor. Cumhurbaşkanı’nın "Avrupa Birliği kapısı"nı açmak için düzenlediği toplantı, "seçim kapısını" açtı.
Bülent Ecevit’in bundan sonra göreve dönemeyecek kadar hasta olduğunun "iyice ortaya çıkması", Bülent Ecevit’siz koalisyonların kurulamayacağının anlaşılması ve bunların sonucunda seçimin kaçınılmaz hale gelmesi "normal şartlarda" toplumda, ekonomide ve finans kesiminde büyük çalkantılara neden olabilirdi... Ama olmadı. Olmuyor. Çünkü, Kemal Derviş, "olaylara tekaddüm edecek" (olayların önüne geçecek) bir politika uygulamasını başlatarak topulumun gazını "zamanında almasını becerdi".
Bir gazoz şişesini fazla sallarsanız elinizde patlar. Ama sallamadan şişenin kapağını gevşetirseniz, istediğiniz kadar sallayın, patlamaz.
Ortada "fol yok, yumurta yok" sanılırken Kemal Derviş "erken seçim" lafını etti. "Derviş bunu nereden çıkardı? Durup dururken sırası mı idi?" diyerek çok kişi tepki gösterdi.
Ama şimdi anlaşılıyor ki, Bülent Ecevit’in "ayakta duramaz hale geleceğini" ya Kemal Derviş "bizzat" gördü, ya da "birileri" görerek Kemal Derviş’ten içeriyi ve dışarıyı hazırlamasını istedi. Ve de Kemal Derviş "olaylara tekaddüm ederek" içeriyi ve dışarıyı Bülent Ecevit sonu boşluk dönemine ve de seçime hazırladı.
Nasıl hazırladı: "Ekonomi seçim yükünü karşılayacak güce sahip" dedi. "Hiçbir parti seçim ekonomisi uygulamaz" dedi. "Merkez Bankası seçim için para basmaz" dedi...
Sonra içeriden dışarıya atladı... IMF yetkililerini, ABD yönetimi temsilcilerini, dünya finans çevrelerini "senaryoya dahil etti". Onları konuşturdu. Onlar da IMF destekli istikrar programının seçimden etkilenmeyeceği konusunda beyanlarda bulundu...
Dostum Ege Cansen bütün bunların tesadüf sayılamayacağını ciddi bir "toplum mühendisliği" çalışmasının meyveleri olduğunu söylüyor.
Sayın okuyucularım dikkat buyurunuz. Borsacıların sık sık kullandığı deyim ile "Piyasa sadece seçimi satın almadı." Bu tartışmalar sırasında "çok önemli gerilim ve kırılma noktaları" aşıldı. Ne idi bu gerilim ve kırılma noktaları? Avrupa Birliği’ne tam üyelik kararı, idamın kaldırılması, farklı dillerde yayın ve eğitim... Şimdi, asker ve sivil kesim, bütünü ile bu konularda daha ılımlı bir yaklaşım içinde.
Dün, Bülent Ecevit’in evinden çıkamaz durumda olduğu duyulduğunda, Çiller’in Cumhurbaşkanı’nın davetine katılmayacağı anlaşıldığında, Devlet Bahçeli görüşlerinin değişmeyeceğini, gerekirse hükümetten çekileceklerini açıkladığında ve de bu tabloya dayalı olarak seçimin kaçınılmaz hale geldiği ortaya çıktığında piyasalarda büyük panik yaşanabilirdi. Halbuki döviz kuru, faiz biraz yükseldi. Borsa olağan düşüşlerden birini yaşadı...
Bütün bunları tesadüfe bağlamak çok güç... Bu sonuçta "olaylara tekaddüm edilerek halkın hazırlanmasının" rolü büyük.
Buradan çıkarılacak "moral" şudur: (1) İhtilaf var ise, çözümü geç de olsa bulunabiliyor. (2) Türkiye’nin uçurumun kenarından dönme becerisi var. (İhtilafların çözümündeki gecikme, ikide bir uçurumun kenarına kadar giderek geri dönme nedeniyle halk büyük faturalar ödüyor ama... Ne yaparsınız... Bu da bizim kaderimiz!..)