Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

(8 ayda döviz açığı 28 milyar dolar, giren döviz 39 milyar dolar.Fazlası doları ucuzlatıyor)

Sıcak para girişi devam edecek. Sıcak para girişi devam ettikçe dolar fiyatı 1.50 TL’nin altına inmeye devam edecek gibi görünüyor.
Nereye kadar iner? 1 dolar
1 TL olur mu ? Olması zor. Ama unutmayalım 2006 Haziran ayında 1.60 TL iken, 2008 Ocak ayında
1.16 TL oldu. 2008 Eylül ayında
1.23 TL idi. İnse inse o fiyatlara iner.
“Sıcak para girişi var. Türkiye’ye bol döviz giriyor da... Onun için doların fiyatı düşüyor” denilince çok kişide yanlış anlama ortaya çıkıyor. Sanılıyor ki, Türkiye’ye oluk oluk döviz (dolar) akıyor.
Hayır... Sıcak para diye adlandırılan tür döviz girişi çok fazla değil ama... Bizim piyasamız küçük. O nedenle ihtiyacın (talebin) üzerinde dövizin (doların) piyasaya çıkması, dolar fiyatının ucuzlamasına yol açıyor.
Döviz piyasası nedir? Büyüklüğü nedir? Giren döviz ne kadar?
Bu konularda özet bilgi vereceğim. (Rakamları yuvarlayarak kullanıyorum)
- Bu yılın ilk 8 ayında (Ocak-ağustos döneminde) ithalat ve diğer harcamalar için toplam 130 milyar dolar harcadık. Buna karşılık, ihracat, turizm ve diğer gelir kalemlerinden 102 milyar dolar döviz gelirimiz oldu.
- Yılın ilk 8 ayında döviz gelir-giderimiz arasındaki fark (döviz açığımız/cari açık) 28 milyar dolardır.

Gelsin de fazla gelmesin
(Bu iki bilgiyi değerlendirelim: Demek ki bizim ekonomimiz
2010 yılında yaklaşık 200 milyar dolar döviz ile dönecek. Ekonominin döviz talebi bu ölçüde. Öte yanda bizim ekonominin 2010 yılında döviz geliri elde etme gücü 160 milyar dolar dolayında olabilecek. Demek ki bizim döviz arz ve talebi arasındaki açığı kapatmak için 2010 yılında 40 milyar dolar döviz bulmamız gerekiyor.)
- Dışarıdan bulunan döviz ülkeye (1) Ya, fabrika ve gayrimenkul yatırımı olarak geliyor (2) Ya da bono, hisse senedi satın almak için veya kredi olarak geliyor. Bono, hisse senedi satın almak ve kredi olarak gelen döviz “kalıcı” olmadığından bu dövize “sıcak para” (ansızın geldiği gibi ansızın çıkacak para) deniliyor.
- 2010 yılının ilk 8 ayında ülkeye ( ihracat, turizm ve hizmet gelirleri gibi mal ve hizmet karşılığı olmayan) 39 milyar dolar
döviz girdi.
- Giren 39 milyar doların 4 milyar doları yabancı sermaye yatırımı (fabrika, gayrimenkul gibi) için geldi. 14 milyar dolar bono almak için geldi. 20 milyar doları kredi olarak geldi. Nereden ne için geldiği belli olmayan
1 milyar dolar da bunlara eklendi.
- Yılın ilk 8 ayında döviz açığımız 28 milyar dolar olduğu halde ülkeye 39 milyar dolar döviz girince, ihtiyaçtan fazla 11 milyar dolar
ortada kaldı.

Fazlası sorun yaratıyor
Bütün bunlar kaba anlatımdır. Fakat dolar fiyatını ucuzlatan işte bu
11 milyar dolarlık fazlalıktır.
Yazının başında da belirtildiği gibi, ülkeye oluk oluk döviz girdiği falan yok. Giren döviz ve de giren dövizden piyasaya dökülen miktar az ama, bizim piyasamız küçük olduğundan bu sınırlı miktardaki döviz fiyatları ucuzlatıyor. Bir yılda 200 milyar dolar talebi olan bir reel ekonomide 8 ayda 11 milyar dolarlık bir arz-talep fazlası dolar fiyatını önemli ölçüde ucuzlatabiliyor.
Bir başka noktaya dikkat çekmekte yarar vardır. Bu yıl gelişme yolundaki ekonomilere akacak dövizin miktarının 825 milyar dolar dolayında olması bekleniyor. İlk 8 ayda bu 825 milyar doların 39 milyar doları (yaklaşık yüzde 5’i) Türkiye’ye geldi.(Gelen de sabit sermaye yatırımı için değil, faiz almak için geldi.) Açık anlatımıyla “Dünyada dövizi olan gidecek yer bulamıyor, Türkiye’ye oluk oluk akıyor” diye bir şey yok. Özetle, “Fazlası zarar, azı karar” derlerse de, bizde azı da zarar verir hale geldi. Azı bile doların fiyatının yerlerde sürünmesine yol açıyor.