Dubai krizi, gayrimenkul piyasasında “arz şişirmesi ile talep yaratılamayacağını”, arz şişirmesiyle oluşan balonun sadece bu şişkinliği yaratanları değil, çevrede yaşayanları da yaralayacağını, dünya finans piyasalarını sarsacağını bir defa daha gösterdi.
Bizim “Körfez sermayesi” konusundaki iyimser ve abartılı bekleyişlerimizi gözden geçirmemize de imkân yarattı.
Biz “Körfez sermayesi”nin Türkiye’ye akmasını, Türkiye’de yatırımlar yapmasını ve Türkiye’nin finansman açığını kapatmasını bekler dururuz. Görülüyor ki, “Körfez sermayesi” denilen sermaye (paralar) Körfez halkının parası değil. O ülkelerin yönetimini elinde bulunduran ailelerin, yabancı petrol şirketlerinin o ülkelerden çıkardıkları petrol karşılığı onların hesaplarına koydukları paralar.
Şeyh’in parası sağlam yerlerde
Körfez ülkelerinin yönetimini (yabancı ülkelerin ve petrol şirketlerinin desteği ile) ellerinde bulunduran aileler ise (kısa süreli ve uzun süreli güvenceleri olmadığı için) petrol şirketlerinin onların cebine koydukları paraların büyük bölümünü yaşadıkları Körfez Bölgesi dışına çıkarıyor. Kendi hesaplarına yatırıyor.
Körfez ülkelerinde yönetime hâkim aileler dışındaki kişilerin ve ailer ile kurumların varlık birikimi olmadığından, çok az müteşebbis var. Körfez ülkelerindeki yatırımları genelde yabancılar gerçekleştiriyor. Bu yatırımların finansmanını, yabancı bankalar ve yatırım şirketleri “kredi” şeklinde yapıyor.
Körfez ülkelerindeki yatırımlar battığında, batan Körfez sermayesi değil. Batan o yatırımlara para bağlayan yabancı bankaların ve yatırım şirketlerinin kredileri.
Batan para, bankaların parası
Dubai Şeyhi Raşid el Makdum’un paraları Batı bankalarında. ABD ve İngiltere’de önde gelen otel zincirlerinin, zincir mağazaların, spor tesislerinin hisse senetlerine bağlanmış durumda.
Ödeme güçlüğü içinde olan Dubai Şeyhi değil, Dubai’deki balon yatırımları gerçekleştiren Dubai World isimli şirket. Şeyhin paraları bankalarda duruyor ama Dubai’deki balon yatırımlara kredi veren bankalar zor durumda.
Dubai krizi vesilesi ile Körfez ülkelerinde petrole dayalı olarak ortaya çıkan finansal imkanların nasıl değerlendirildiğini anlarsak Körfez ülkelerinden para gelecek hayalinin yanlışlığını (belki) fark ederiz. Gelelim Dubai krizinin bizi nasıl etkileyeceğine:
Komşuda pişer, bize de düşer
- Balon olsun, gerçek olsun Körfez ülkelerindeki inşaat faaliyetleri, ekonomik faaliyetler bize yarar sağlar. “Komşuda pişer, bize de düşer” misali, inşaat malzemesi satıyoruz... Müteahhitler iş alıyor. Türk işçileri çalışıyor. Açılan mağazalarda Türk malları satılıyor. Otel ve evlerin mobilyaları Türkiye’den gidiyor.
- Dubai’de pazar kaybı, inşaat malzemesi satanları, mobilyacıları, tekstilcileri, Dubai’de dükkan açanları, turizm işine girenleri, müteahhitleri, çalışanları tabii ki üzecek. Ama bu risk Türk ekonomisini ve Dubai’de iş yapanları yıkacak kadar büyük bir risk olmayacak.
Borcumuz az, ödeme gücümüz iyi
- Dubai krizinden sonra Yunanistan’ın da borç ödemede zorlanabileceği söylentileri yayıldı. Türkiye’nin dış borçları gündeme getirildi. (1) Türkiye’nin dış borcu dünya ölçüsünde düşüktür. (2) Türkiye’nin dış borçlarının taksidini aksatma riski yoktur. (3) Türk banka sisteminin sermaye yeterlilik rasyosu ve döviz pozisyonu ödemeleri aksatmayacak kadar güçlüdür.
- AB tanımlı borç stokumuzun milli gelire oranı yüzde 40’ın altında. Maastrich kriterine göre dış borç sınırı milli gelirin yüzde 60’ı. Yunanistan’ın borcu bu sınırın 2 katına çıktığı, Yunan bankalarının sermaye yeterlilik rasyoları düşük olduğu için, dış borç riski tartışma konusu olmaktadır.
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025