Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bugün toplanacak. Beklenti, gösterge faizinin yüzde 7’den yüzde 6.5’e indirilmesidir.
Durup dururken nereden çıktı bu indirim? Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, Ankara’da Türk Ekonomi Kurumu toplantısında konuştu. İndirim işareti verdi.
İşaret verdi diye faiz düşer mi? Koskoca Başkan Yardımcısı işareti verdiğine göre faiz indirimi bundan sonra “Namus meselesi oldu demektir.” Faiz indirilmez ise Merkez Bankası’nın karizması çizilir.
Faiz indiriminin yararı mı olacak, zararı mı ? Belli değil! Neden? Sırası ile anlatmaya çalışayım:
- Türkiye’de Hazine’nin borç kâğıtları şimdilerde yüzde 7’nin üzerinde faiz getiriyor. Bu faiz dışarıdan sıcak döviz getirenler için (dolar fiyatı fazla oynamadıkça, 1.50 TL dolayında kaldıkça) net olarak dolar üzerinden yüzde 7 faiz demektir.

Yüzde 5-6 sıcak para çeker
İşte bunun için Türkiye’ye fazla miktarda sıcak döviz geliyor. İhtiyaçtan fazla döviz geldiği için dolar fiyatı düşüyor. Dolar fiyatı düşünce ithalat artıyor. İthalat artınca cari açık (döviz açığı) büyüyor.
- Merkez Bankası geç de olsa cari açığın sıcak paranın-ucuz dövizin zararını anlamaya başladı. Şimdi arayış, sıcak parayı çeken faizi aşağıya indirerek, faizin cazibesini azaltmak.
İyi de (1) Faiz ne kadar geriye çekilebilir? Önce 0.5 puan. Sonra 0.5 puan daha... Böylece gösterge faizi yüzde 7’den yüzde 6’ya düşürülebilir. İyi de... Sıcak para için yüzde 6 hatta yüzde 5 net döviz faizi gene de caziptir. Sıcak para girişini azaltmaz. Bu oranda faiz sıcak parayı çekmeye devam eder.
- Geliniz görünüz ki, bizim için faizin aşağıya inmesi önemlidir: (1) Ucuz faiz tasarruf sahiplerini üzer. Birikimlerin mevduattan, bonodan başka alanlara kaymasına yol açar. Çünkü biz Türkler olarak Türk Lirası birikimlerimize karşı yüzde 7, yüzde 6 faizi net almıyoruz. Hem faizin vergisi var. Hem de yüzde 7-8 oranında enflasyon var.
- Başka ülkeler faiz indiriyor ama, tüketimi artırmak, ekonomileri canlandırmak için artırıyor.
Merkez Bankası bir yanda faizi indirerek sıcak parayı frenlemek istiyor, öte yanda tüketimi frenlemek için kanuni karşılıkları yükselterek bankaların kredileme güçlerini kısmaya çalışıyor.
- Birikimine beklediği faizi alamayanların, tüketime yönlenmeleri doğaldır. Ucuzlayan banka kredileri nedeniyle borçlanacakların tüketimleri de bunlara eklenince, başka ülkelerdeki gibi bizde de faiz indirimi tüketimi artıracaktır.
- Merkez Bankası, gösterge faizindeki indirimin kredi faizlerine yansımaması için kanuni karşılık oranlarını aşırı ölçüde yükselterek bankaların kaynak maliyetini artırır ise, bu defa da kredi faizi yükselecek, mevduat faizi ile kredi faizi arasındaki uçurum büyüyecektir.

Bankalar kredi yarışında
Merkez Bankası faiz indirimini tartışırken bankacılık sisteminde de ilginç gelişmeler yaşanmaktadır.
- Türkiye’de tasarruf sahipleri yılsonuna doğru ümitlenir. Bankalar vitrin (bilanço) süsleme arayışında daha fazla mevduat çekmek için aralık ayında mevduat faizlerini yükseltirler. Daha doğrusu yükseltirler idi. Bu aralık ayında tersi oldu. Bankalar mevduata daha az faiz veriyor. Mevduat sahipleri mutsuz.
- Buna karşılık bankalar tüketici kredisi dağıtmak için birbiriyle yarışa girdi. 84 ay vade ile 100 bin TL tüketici kredisi veren banka var. Yüzde 0.38 aylık faiz ile tüketici kredisi veren banka var. Faizsiz, sadece 209 TL dosya masrafı ile 3 bin TL tüketici kredisi veren banka var.
Sonuç ve uyarı: Faiz oranları indirilip artırılırken sadece “finansal piyasalar” düşünülmez. Faiz indiriminin “reel ekonomi”yi, halkı nasıl etkileyeceğinin de dikkate
alınması gerekir.