Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Duygu Hanım soruyor, "N'olacak işçinin, memurun, çiftçinin hali? Enflasyon düştü diyorlar, fiyatların düştüğü yok. Yıllık fiyat artışı temmuz sonu itibariyle tüketici fiyatlarında yüzde 64.3 olmuş. Enflasyon düşecek diyerek maaşına, ücretine zam yapılmayan insanlar ne yapacak?" Geliniz de Duygu Hanım'ın bu sorusuna cevap veriniz. "Aşağı tükürseniz sakal... Yukarı tükürseniz bıyık... Ortaya tükürseniz hiçbir işe yaramaz..."
Ama bu işin bir "ekonomi penceresinden" açıklaması var. Ben onu anlatacağım.
(1) Yirmi yıl enflasyon altında ezilmiş halkı 6 - 7 ayda düze çıkarabilecek hiçbir ilaç yok. Enflasyon derdinden kurtulmak isteyenler dünyanın her köşesinde uzun süre acı ilaç içiyor. Önemli olan acı ilaç ve ilacın süresi değil, bu ilacı içtikten sonra halkın enflasyon belasından kurtulup kurtulamayacağı. Reçete yanlış ise ilaç yetersiz ise, zamanında alınmaz ise, halk ilacı içtiği ile kalır. Hiçbir şey değişmez.
(2) Enflasyonla mücadele programlarının bir "milad"ı olur. Bizim bu defaki programımızın "milad"ı, 2000 yılı başıdır. 1 Ocak 2000 tarihidir. Deprem etkisinde, biraz da gecikmeli olarak işe başlandı. Bu nedenle tartışmada bu tarihi esas alacağız. Bir başka şey daha var. Güveniniz güvenmeyiniz tek ölçü aletiniz Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) hesaplayıp açıkladığı aylık fiyat artış oranlarıdır. Tabii ki, herkes enflasyondan farklı etkileniyor. Tabii ki, her manavda, bakkalda fiyatlar farklı artıyor. Ama genel tartışmada alınabilecek tek ölçü, "DİE fiyat artış oranları."
(3) Yılbaşından bu yana DİE'nin tespitlerine göre, gıda ve içki fiyatları yüzde 16.7, giyimde fiyatlar yüzde 13.4, konut harcamaları (kira dahil) yüzde 23.0, ev eşyası fiyatları yüzde 20.9, sağlık harcamalarında fiyatlar (doktor, hastane fiyatları) yüzde 39.8, ulaştırmada fiyatlar yüzde 17.4 oranında arttı. DİE'nin açıklamasına göre yılbaşından temmuz ayı sonuna kadar tüketici fiyatları yüzde 20.5 oranında arttı.
(4) İstikrar tedbiri uygulamasında (milad)ımız 1 Ocak 2000 olduğuna göre Duygu Hanım kardeşim geçmişi unutacak. Şuna bakacak: 1 Ocak 2000 tarihinden bu yana tüketici fiyatları yüzde 20.5 oranında arttı. Acaba onun maaş veya ücreti ne kadar arttı? Eğer maaş ve ücret artışı temmuz ayı sonuna kadar yüzde 20.5'un altında ise, Duygu Hanım kardeşim kötü durumdadır. Üzerinde ise Duygu Hanım kardeşim enflasyona karşı (temmuz ayı sonuna kadar) durumunu korumuş demektir. Temmuz ayından sonra olacaklar enflasyon oranına ve Duygu Hanım kardeşimin işvereninin yapacağı zamma bağlıdır.
(5) Halkımız, küçük tasarruflarına yüksek faiz alıyordu. Bu faiz, gelirine destek oluyordu. 1 Ocak 2000'den bu yana faizler düştü. Halkımız bu gelir desteğini kaybetti. Burada dikkatten kaçan bir şey var. Halkımızın bir süre yararlandığı o yüksek faiz normal değildi. Sürdürülebilir değildi. Hiçbir ülkede hiçbir ekonomide yüzde 25, yüzde 35 reel faiz (enflasyondan arındırılmış net faiz) ödenemez. Bu yüksek faizi ödeyenler de batar, ekonomi de batar.
Hem de unutmayınız ki, halkımız küçük tasarruflarına yüksek faiz alıyordu ama faiz gelirinin anası yüksek gelir grubundakilerin cebine giriyordu. O gruptakiler "rantiyeler" diye anılıyor, gelir dağılımının nasıl bozulduğu tartışılıyordu.
Rantiyelerin hortumladığı faiz geliri kesilirken küçük tasarruf sahipleri de bundan olumsuz etkilendi.
(6) Hiç kimseyi rahatsız etmeden enflasyonu düşürmenin reçetesi henüz bulunamadı. Birileri mutlaka rahatsız olacak. Hele hele Duygu Hanım kardeşimin de içinde bulunduğu ücretliler, maaşlılar, emekliler mutlaka yara alacak. Çiftçi rahatsız olacak. Ama "kader bu"... Enflasyon aşağıya inmeden ülkedeki kaynak dağılımının düzelmesi imkansız. Kaynak dağılımını düzeltmeden de işçiyi, memuru, emekliyi, çiftçiyi rahata kavuşturmanın imkanı yok.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr