Son günlerde dünya piyasaları gözlerini ABD’ye dikmiş durumda. Federal Hükümet’in ve Merkez Bankası’nın, kısa isimleri Fannie Mae ve Freddie Mac olan iki konut kredisi kuruluşunun kurtarılması için yaptıkları izleniyor.
Çünkü bu iki kuruluş yavaş yavaş batıyor. Battıkça da ABD’deki ve dünyanın başka köşelerindeki bankaları zorluyor. Sayın okuyucularıma kabaca olan bitenin perde arkasını anlatayım.
ABD’de konut kredisinde 3 kademeli bir piyasa var.
(1) Birinci kademede, küçük bankalar, konut kredisi vermek üzere kurulmuş finans kuruluşları bulunuyor. Konut kredisi almak isteyenler bunlara başvuruyor. Bunlar konutun değerini tespit ediyor. Faizi ve vadeyi belirliyor. İpotek alarak konut kredisini veriyor.
Bunlar sistemin en önemli oyuncuları. Çünkü 100 dolarlık konuta 300-500 dolar değer biçebilirler. Karşılığı olmayan krediler verebilirler. (Ki, konut fiyatları balon yaptığında bu oldu.)
Yük finans şirketlerinde
(2) İkinci kademede Fannie Mae ve Freddie Mac gibi konut kredisi finansman kuruluşları var. Devlet, konut kredisini kolaylaştırmak için bunları destekliyor.
Yüzde 7 yıllık faizle konut kredisi veren küçük banka, elindeki ipotek belgelerini paketleyip finans kuruluşlarına getiriyor. Örneğin, yüzde 6 faiz karşılığı bu paketi finansman kuruluşuna satıyor.
Dikkat buyurunuz. Konutun değerini yanlış/doğru biçen, krediyi yanlış/doğru veren ilk kademedeki banka, ipotek belgelerini devrederek tablodan çıkmış oluyor. Kazancı, yüzde 7 faiz ile yüzde 6 faiz arasındaki 1 puanlık fark.
O safhadan sonra sorumluluk, yük veya risk (ne derseniz deyiniz) finansman kuruluşunun üzerinde.
(3) Üçüncü kademede konut kredisi finansman kuruluşu, portföyündeki ipotekli konut kredileri stokunu karşılık göstererek yüzde 5 faizle tahvil çıkarıyor. ABD’deki ve ABD dışındaki bankalar da bu tahvili kapışarak alıyor.
Konut fiyatlarını şişirdiler
İşte bu sistem ABD’de sadece konut piyasasında değil, tüm ABD ekonomisinde balon yarattı. Şişen sanal ekonomide çok kişi olmayan paraları harcadı. Şimdi bu olmayan paraların neden olduğu boşluğun doldurulmasına çalışılıyor.
Basit bir örnek: 100 dolarlık konuta banka 400 dolar değer biçti. 300 dolar kredi verdi. 100 dolarlık konutun piyasada 500 dolara satılabileceğine inanan konut sahibi, konut kedisi borcuna ek olarak 200 dolarlık tüketici kredisi kullanarak gününü gün etti.
100 dolarlık konuta 300 dolar kredi veren banka bu krediyi finansman kuruluşuna devretti. Finansman kuruluşu 300 dolarlık kredi karşılığı tahvil çıkararak bu tahvilin bir bölümünü ABD’deki, bir bölümünü Avrupa ve Asya’daki bankalara sattı.
Kriz çıkınca konut sahibi, ‘Ben borcumu ödeyemeyeceğim’ dedi. Ödeyemeyince konutun mülkiyeti (o konuta verilen 300 dolar krediyi devralarak karşılığında tahvil çıkaran) mali aracı kuruluşa geçti. Ama konutun gerçek değeri 100 dolar ve de bugün için alıcısı yok.
Faturayı bankalar öder
Buna karşılık mali aracı kuruluşun kasasından bu konut için 300 dolar çıkmış. Mali aracı kuruluş da bu 300 dolar karşılığı tahvil çıkararak ABD’deki, Avrupa’daki ve Asya’daki bankalara satmış. Tahvil satın alan bankalar paralarını alamayacak. Çünkü onlara tahvil satanların konut kredisi alacaklarını toplama şansı yok.
Konutunun değerinin 500 dolar olduğunu sanan ve buna dayalı olarak 300 dolar konut kredisi, 200 dolar tüketici kredisi kullanan konut sahibi, krediyi ödeyemez duruma düştüğü için, konutunun anahtarını finansman kuruluşuna teslim ediyor. Ama bitmiyor. Çünkü o konuta dayalı bir de 200 dolarlık tüketici kredisi borcu var.
Konut sahibi güç durumda, mali aracı kuruluş güç durumda. Mali aracı kuruluşun tahvilini satın alanlar güç durumda.
ABD’de toplam 10 trilyon dolar olduğu tahmin edilen konut kredilerinin 5.3 trilyon dolarlık bölümünü (kısa isimleri ) Fannie Mae ve Freddie Mac olan, (Federal Hükümet destekli) iki büyük mali aracı kuruluş vermiş.
Sonra da bu iki kuruluşun çıkardığı tahviller dünyanın her köşesindeki bankaların kasasına girmiş. Sadece Japon bankalarında bu iki kuruluşun 44.3 milyar dolar değerinde tahvili var.
Şimdilerde ABD’de hükümet ve Merkez Bankası bu 2 kuruluşu kurtarmaya çalışıyor. Ama sorun bu kuruluşların para sıkıntısı değil. Alacaklarının batmış olması. Ellerinde, değerinin çok altında yüzbinlerce konutun anahtarının birikmesi.