Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önce yanlış mesajları düzeltelim:
(1) Sebze ve meyve fiyatlarının kontrolden çıktığı, tarım kesiminden gelen fiyat artışları nedeniyle enflasyonun yüksek çıktığı söylemleri yanlıştır.
Sebze, meyve fiyatları, aylık fiyat artışlarını etkiler. Çünkü sebze ve meyve mevsimlik tarım ürünleridir. Fakat genelde çiftçinin eline geçen fiyatlar, enflasyonun devamlı olarak altında kalmıştır. Açık anlatımıyla çiftçi enflasyon karşısında devamlı kaybetmiştir. Sebze fiyatları mayıs ayında yüzde 94.6 oranında arttı. Sebzede mayıs ayı sonuna kadar 5 aylık fiyat artışı yüzde 43.3 oldu ama, geriye dönüp 12 aylık ortalamayı alırsanız, sebzede fiyat artışının yüzde 26.3 olduğunu görürsünüz.
On iki ayda toptan eşya fiyatları ise yüzde 59.7 oranında arttığına göre, sebze üreticisi kazanmamış, kaybetmiş demektir. Genelde 2000 yılının ilk 5 ayında toptan eşya fiyatları yüzde 18.5 artarken, çiftçinin eline geçen fiyatlardaki artış yüzde 16.6 oldu. Açık anlatımıyla çiftçi yılın ilk 5 ayında gene kaybetti.
(2) Kamu sektörünün özel sektörden az zam yaptığı söylemleri yanlıştır. Kamu sektörü belli dönemlerde "frene bastığından" daha az zam yapmış gibi görünür. Sonra ayağını frenden çeker. Kamu zamları özel sektörün önüne geçer.
Bu yılın mayıs ayında özel sektörde toptan eşya fiyat artış oranı yüzde - 0.3 iken kamuda yüzde 1.9, toplamda yüzde 0.3 idi. Yılın ilk beş ayında özel sektör toptan eşya fiyat endeksi yüzde 20.1 artarken, kamu fiyatları yüzde 14.5 artmıştı ama önemli olan yıllık artıştır. Mayıstan geriye 12 aylık dönemde ortalama toptan eşya fiyat artışı özel sektörde yüzde 49.5 iken kamuda yüzde 59.7 olmuştu.
Bunları bilelim de doğru şeyleri tartışalım.
Fiyatlar Ankara'daki yetkili ve etkili Büyük Türk Büyükleri'nin emirleri ile ve uyarıları ile düşmez.
(1) Üretim artarsa fiyatlar düşer.
(2) İthalat artarsa fiyatlar düşer.
Üretim artmıyor. İthalat biraz artar gibi oldu. Sınırlandırılmaya çabalanıyor. Bu durumda fiyatlar nasıl düşsün?
(1) Tarım politikalarında yanlışlar sürüp gidiyor. Tarımda üretim caydırılıyor. Çiftçi ürettiğine pişman. Sebze, meyve ve tarla ürünlerinde sorunlar var. Kimse ilgilenmiyor.
(2) Sanayi üretimi durakladı. Geçen yıl imalat sanayii ile uğraşanlar kazanç sağlayamadı. Zararlarını faiz geliri ile kapattı. Bu yıl faiz geliri de yok.
Ankara'daki yetkili ve etkili Büyük Türk Büyükleri "serbest piyasa ekonomisi"nin ne olduğunu bizden iyi bilir. Serbest piyasa ekonomisinde kimse "vatan - millet - Sakarya" aşkı ile çalışmaz. Kar maksimizasyonu için çaba gösterir. Kar maksimizasyonu en fazla kazanç sağlamaktır. Oyunun kuralı budur. Ama serbest piyasa ekonomisine giriş - çıkış serbest ise, (firma kurmak da batırmak da serbest ise) bu sistemdeki sert rekabet koşulu "kar maksimizasyonu"nu törpüler. Serbest rekabet kazançları makul çizgiye indirir. Hele hele gümrükler düşük ve ithalat serbest ise, ithalat piyasayı terbiye eder.
Özel sektördeki işletmelerin zararı taşımalarının bir sınırı vardır. Kamudaki gibi, "emir ve kumanda zincirinde" zararı uzun süre saklayamaz, taşıyamazlar. Ankara'daki yetkili ve etkililer alışmış: Bir emir ile kamu fiyatlarını frenliyorlar. Sonra da zararlar tahammül edilemez boyuta gelince zammı bastırıyorlar. Aynı kolaylık özel sektörde yok. Geçen yılı kötü geçiren tarım kesimi ve imalat sanayii kesimi fırsat bulsa geçen yılın zararını bu yılki fiyatlara ekleyecek. Ama bunu bile yapamıyor.
Ankara'daki yetkili ve etkili Büyük Türk Büyükleri gerçekten fiyatların düşmesini arzu ediyorlar ise, "özel sektöre zam uyarısı" kampanyası açacaklarına, tarımda ve imalat sanayiinde üretim kampanyası açsınlar. Üretimden söz eden yok. Üretim geriliyor. Fiyatların artmasından doğal bir şey olamaz ki...


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr