Tabii ki, film aslında "bir sanat olayı"... Tabii ki "sanat penceresinden bakıldığında", film demek senaryo demek, oyuncu demek, görüntü demek, müzik demek... Ama, "para" olmadan film çekilemiyor. Birilerinin film yapmak için para bulması gerekiyor. Filme yatırılan paranın da, seyircinin ödeyeceği bilet ücretleri ile karşılanması gerekiyor...Film yapmak, Batı ülkelerinde bir "yatırım konusu" haline geldi. Yapımcı projesini ortaya koyuyor. Yapımcıya ve projeye güvenenler, "bir şirketten hisse satın alır gibi / veya / bir bankadan yatırım fonu katılma belgesi alırcasına" belli ödemeler yaparak projeye katılıyor. Böylece oluşan para havuzundan, filmin giderleri karşılanıyor. Film gösterime girdikten sonra, seyircilerin ödedikleri bilet paraları gene havuza giriyor. Projeye katılanlar katılım oranlarına göre ya kazanç sağlıyor ya da (zararı) riski paylaşıyor. Bugün sayın okuyucularıma "Gönül Yarası" ismi ile sinemalarda gösterime giren bir Türk filminden söz edeceğim... Ama (bu ekonomi sayfasında) önce "film yapmanın" ekonomisini anlatacağım. Çünkü günümüzde "film yapmak", ciddi bir "ekonomik" olay. Bizde ilk zamanlar film bütçeleri küçük idi. Bu nedenle bir yapımcı makul ölçüde bir yatırım ile basit bir film yapabiliyordu. Günümüzde artan maliyetler, gelişen teknoloji sonucu bir Türk filmi 1 milyon dolardan aşağıya çevrilemiyor. Bu büyüklükte bir projeyi üstlenecek babayiğit de pek az. Batı ülkelerindekine benzer çok ortaklı girişimler henüz bizde başlayamadı.Bunları neden anlatıyorum?.. Yaklaşık 3 milyon dolarlık bir yatırım ile ortaya çıkarılan "Gönül Yarası" filmini seyrettim... Filme çok para ve emek harcanmış. Ama sonuçta çok güzel bir film ortaya çıkmış. İnanıyorum ki, seyirci filmi çok beğenecek. Yatırılan para ve emek boşa gitmeyecek... Ve de benzer kalitede ve güzellikte filmler yapılacak.Gönül Yarasının yapımcıları Mine ve Ömer Vargı ile Mustafa Oğuz... Açık anlatımıyla parmaklarını taşın altına koyan müteşebbisler bu üç kişi... Mine ve Ömer Vargı, film yapımına "Amerikalı" filmi ile başladı. Şerif Görenin bu filminde Şener Şen ve Lale Mansur oynadı. Mine ve Ömer Vargının ikinci filmi, Yavuz Turgulun yönettiği, Şener Şenin yıldızlaştığı "Eşkıya" oldu. Onu Cem Yılmazın oynadığı "Herşey Güzel Olacak" filmi ile "O da Beni Seviyor" filmleri izledi. Geçen yıl, Ömer Vargının yönettiği "İnşaat"ı izledik. Maliyetler arttı Mustafa Oğuz, hayatını gösteri sanatlarına bağlamış bir kişi. Şimdilerde, sahibi ve yöneticisi olduğu Most Productionun "Mucizeler Komedisi" isimli müzikali, Akatlar Mustafa Kemal Gösteri Merkezinde sahneleniyor. Başrollerde Şener Şen, Meltem Cumbul ve Özlem Tekin sahne alıyor.Eşkıyanın çevrilmesinden bu yana 8 yıl geçti. Eşkıyadan bu yana Yavuz Turgul ilk defa film yönetiyor, Şener Şen ilk defa bir filmde rol alıyor. Gönül Yarasının senaryosu da Yavuz Turgula ait. Görüntü ve ses çok iyi. Oyuncuların hepsi Şener Şen, Meltem Cumbul, Timuçin Esen ve diğerleri çok çok iyi oynuyor. Şener Şen, doğuştan yeteneği ve deneyimi ile rolünün insanı olabiliyor. Ama genç Meltem Cumbul, filmdeki rolünü o kadar iyi canlandırıyor ki, görmeyene anlatılamaz...Filmde sahnelenen hikaye, bizim hikayemiz. Hikayenin kahramanları bizim insanlarımız. Yaşam bizim yaşamımız. O nedenle film seyirciyi hemen etkisi altına alıyor. Hikayenin içine çekiyor... Yeni yılda Gönül Yarasını izleyiniz... Filmin sonunda hislerinize hakim olamayarak biraz ağlayacaksınız ama ne yapalım?.. Olacak o kadar... Her seyreden ağlıyor... Çekinmeye değmez... guras@milliyet.com.tr Seyredeni ağlatıyor