Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




ABD’de Kongre üyeleri ikametgahlarının bulunduğu, nüfus kütüklerine kayıtlı olduğu eyaletten seçime giriyor. Eyalet halkı kendi bölgesinde yaşamayana rey vermiyor.
Bir başka eyalette doğup büyüyen ve yaşayanlar istisnai olarak bir başka eyaletten seçime girmeye niyetlenince hemen o eyalete ikametgah kaydını taşıyor. O eyalette bir mülk alıyor. Bir süre yaşıyor.
Başkan Clinton’ın eşi Hillary’nin esas ikametgahı Arkansas eyaletinde idi. Hillary New York’tan seçime girmeden önce New York’ta ev satın aldı. İkametgahını New York’a taşıdı. Daha önceki yıllarda da Başkan Kennedy’nin kardeşi Robert Kennedy benzer şekilde New York’ta ev almış ikametgahını Massachusetts eyaletinden New York’a taşımıştı.
Amerika’da seçime girmek için bir eyaletten bir başkasına ikametgah kaydını taşıyanlara "carpet bagger" diyorlar. Ben bunu "çantacılar" olarak Türkçeleştireceğim.
"Carpet bagger" hikayesinin geçmişi var. Amerika’daki iç savaş yıllarında, Güney fırsatlar ülkesi haline gelince, Kuzey’den çok sayıda maceraperest "çantasını" eline alarak Güney’e koşmuş. Güneyliler bunların "açıkgözölük yaparak fırsatları paylaşmasına pek bozulmuş.
O zamanlar Kuzey’den Güney’e gelenler ellerinde halıdan/kilimden yapılma bir çanta ile seyahat edermiş. Varları yoklarını, gelmişlerini geçmişlerini bu çanta ile taşırlarmış. Bu halı/kilim çantalara "carpet bag", bunları taşıyan "fırsat avcılarına" da "carpet bagger" (halı/kilim çantalı kişi) adı verilmiş.
Hillary Clinton bir "carpet bagger" (benim Türkçeleştirmem ile "çantacı"). Çünkü, seçimden hemen önce açıkgöz davranıp New York’ta ev aldı. İkametgahını taşıdı ve de bir New Yorklunun şansını sıfıra indirerek New York’tan senatör seçildi.

Bizim milletvekili adaylarımızın çoğu "kilimci". Aday hayatında görmediği ilin liste başı oluyor. ABD’deki "çantacılar" hiç olmaz ise aday oldukları eyalette ev satın alıyor, ikametgahını naklediyor. Bizde böyle bir şey de yok. Parti başkanı liste başına kimin ismini yazdı ise o ilin seçmeni şehri tanımayan, kendini görmediği, bilmediği, adaya oy vermeye mecbur.
Adaylar açıklanmadan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gezdiğim illerdeki halk "Eski milletvekillerini tanımıyorduk. Kaç yıldır şehrimize uğramadıklarından sonradan tanıma şansımız da olmadı. Bu defa şehrimizden bildiğimiz kimseleri seçeceğiz" diyorlardı. Aday listeleri açıklandı... Gördük ki çok az ilde o ilin insanları listeye girebilmiş. Ankara’daki parti başkanı "Al bu adayları seç. Ben onları seçmeni istiyorum" diyerek listeyi halkın burnuna dayıyor.
Bu durumda "çantacılar" halkın temsilcisi olarak mı seçilecek yoksa "parti başkanının askeri" mi olacak? Çelebi böyle olur bizde "demokrasi" dediğin!