Heyecanlanmaya gerek yok. Yılın ilk yarısında bankaların tüketici kredilerinin artması da "normal", taksitli satışların artması da "normal", halkımızın bir kısmının ertelenmiş tüketimlerini gerçekleştirerek tüketimde patlamaya neden olmaları da "normal"dir.
Normal olmayan, bu normal gelişmeleri iyi değerlendiremeyenlerin "heyecan"a kapılmalarıdır.
Her şey neden normal önce onu, Boğaziçi Üniversitesi ekonomi hocası Deniz Gökçe'nin anlatımından aktarayım: "Döviz kuruna dayandırılan bir istikrar programının uygulanmasında şu beş durumun ortaya çıkması 'normal'dir.
(1) Enflasyon bir yıl boyunca ilan edilen hedeften daha az düşer.
(2) Enflasyon ilan edilen hedeften daha az düşerken döviz fiyatı ilan edilen çizgide kaldığı sürece ithalat ihracattan daha fazla artar. Dış ticaret (ithalat ile ihracat) açığı ve cari işlemler (olağan döviz gelir giderleri) açığı ortaya çıkar.
(3) Ne kadar enflasyon o kadar devalüasyon uygulamasına ara verildiğinde ülke parası aşırı ölçüde değerlenir. İhracat güçleşir, ithalat kolaylaşır.
(4) Faizler düşer. Faiz düşünce tüketici kredileri ve taksitli satışlar bir süre patlar. Otomotiv ve beyaz eşyada daha önce ertelenen talebin piyasaya intikali nedeniyle piyasa hareketlenir. Ama bu bir atımlık baruta dayalı talep patlaması uzun süre devam edemez. Altı, yedi ay sonra barut biter. Piyasa normale döner.
(5) Reel faizin (enflasyondan arındırılmış faizin) düşmesi iç ve dış tasarrufları (dış dünyadan içeriye para akımını) olumsuz etkiler."
Heyecanlanmamak için, tüketici kredilerini kimlerin kullanıp ne satın aldığına, taksitli satışlarla neyin satıldığına bakmakta yarar vardır.
Bankaların tüketici kredileri genelde otomobil satışlarını patlattı. Temmuz ayında satılan ithal otomobillerine bakalım. Temmuz ayında 21 bin otomobil satıldı. Bunların sadece 105'i Mercedes, 118'i BMW ve de 2'si Jaguar. Kalanların çoğu orta gelir grubunun kullandığı tip otomobiller.
Otomobil satışlarında patlamanın sona ermekte olduğunun göstergesi ithal otomobil satışlarının temmuz ayında hazirana göre yüzde 13 gerilemesidir.
Gelelim taksitli satışlardaki patlamaya... Acaba taksitli satışlar tüketimi mi patlatıyor yoksa tüketim sadece taksitli satışlar sayesinde mi devam ediyor?..
Başka anlatım ile "taksitli satışlar" halk için acaba bir "can simidi" mi? Bankacı Hüsnü Özyeğin'in Gima'sı satışlarını sürdürebilmek için sokaklara dev afişler asıyor, "Şimdi Gima'da ekmek ve karpuz bile iki taksit ile satılıyor".
Bir ülkede halk ekmeği ve karpuzu bile iki taksitte alabilecek duruma düşmüş ise, o memlekette yöneticiler "Bu halk da çok şımardı... Taksitli satışlara güvenerek tüketip duruyor. Taksitli satışları yasaklayalım da görsün gününü" diyemez. Bırakınız halk iki taksitte ekmek, karpuz alsın. Gücü yetiyor ise ömür boyu özlemini çektiği bir otomobili olsun.
Gelelim neticeye... (1) Bu gelişmeler "normal"dir. Bırakınız su yolunda aksın. Önüne set koyarak yeni sorunlar yaratmayınız. Sadece akışını gözleyiniz. (2) Halkın tüketici kredisi kullanmasında, bankaların tüketici kredisi vermesinde bir sınır vardır. Bu sınıra yaklaşılmıştır. Halkımız daha fazla borçlanma, bankalar daha fazla krediyi saçıp savurma imkanına sahip değildir. Önümüzdeki aylar tüketici kredisi kullanımı yavaşlayacaktır. (3) Taksitli satışlar "keyiften değil zorunluluktan" artar. Hiçbir satıcı taksitle satış yapmak istemez. Özellikle ekmek bile taksitle satılır hale gelmiş ise Büyük Türk Büyüklerinin taksitli satışlar yerine halkı bu duruma düşüren temel politikalarla uğraşması gerekir.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr