Kriz öncesi iç borcumuz 65 milyar dolar idi... Üç yıldır "istikrar tedbirleri uygulanıyor". IMF ne derse yapıyoruz. Yemiyoruz, içmiyoruz... Boyuna borç ödediğimizi ve borçlardan yakında kurtulacağımızı sanıyoruz... Ama o da nesi? İç borç stoku azalmıyor. Artıyor 149 milyar dolara çıkmış!..
Biz bu "kısır döngüden kurtulamayacağız"... Biz bu kuyudan çıkamayacağız... Biz giderek batıyoruz... Şimdi birçok okuyucum, bu yazdıklarımı "karamsarlık" olarak niteleyecek. Birçok kişi "durup dururken tatlıya limon sıktığımı" söyleyecek ama... Ne yapayım? Ben gerçekleri ve rakamları sergilemeye çalışıyorum. Takdir okuyucumundur.
Biz bu borç batağına nasıl saplandık? Hükümetler olmayan geliri harcadı. Bütçeler açık verdi. Borç taşınamayacak büyüklüğe ulaştı (2001 yılı başında 65 milyar dolar oldu). İstikrar tedbirleri uygulamaya başladık. Hükümet 3 yıldır gelirinden fazla harcamıyor. Harcamaları kıstı. Geliri ile harcamaları karşılıyor, bir bölümünü de "faiz dışı fazla" adı ile bono sahiplerine aktarıyor. Ama birikmiş borcun stoku o kadar büyük, reel faiz (enflasyondan arındırılmış faiz) o kadar yüksek ki, bu faizin yükü nedeniyle hükümetler bütçe açığı vermeye devam ediyor. Bütçe açığını kapatmak için de hükümet borçlanmaya devam ediyor.
Bir yanda bütçe açıkları devam ettiği için yeniden borçlanılıyor. Öte yanda reel faiz yükü borca borç ekliyor. Bu durumda borç stokunu azaltmanın imkanı yok. Borç ancak bir süre döndürülür. Açık anlatımıyla faizleri ödenir. İşte o kadar.
Görülüyor ki, bu işin sonu yok... Korkunun ecele faydası yok... Söyleyeni, yazanı taşlayacaklar ama, görünen köy kılavuz istemez. Bu borçları bizim ödememize imkan yok. Biz sadece faiz ödüyoruz. Yakında faizi de ödeyemez hale gelerek duvara toslayacağız... Bunu görmek için müneccim olmaya gerek yok. Bu yazının altındaki rakamlara bakınız yeter.
Son 3 yılda (istikrar tedbirlerinin uygulandığı, IMF'nin her dediğinin yapıldığı dönemde) iç borç stoku (azalmadı), Türk lirası olarak 155 katrilyon lira arttı. İç borç stokundaki artışın 75 katrilyon lirası bütçe açıklarından kaynaklandı.
Çünkü son 3 yılda bütçeler 89 katrilyon lira açık verdi. Bu açığın 14 katrilyon lirası dışarıdan, 75 katrilyon lirası içeriden borç bulunarak kapatıldı.
Bütçeler açık verdiği için 2001 yılında 9.4 katrilyon, 2002 yılında 42.9 katrilyon, 2003 yılında 42.9 katrilyon lira olmak üzere 3 yılda 69.7 katrilyon liralık net borçlanmaya gidildi. Şubat ayındaki net 5 katrilyon liralık borçlanma da eklenince 3 yılda iç borçta meydana gelen 155 katrilyon liralık artışın 75 katrilyon liralık kısmının bütçe açığından kaynaklandığı görülüyor.
Kalan 80 katrilyon liralık borç ise batan bankaların yükü... Bir bölümü bankalara verilen kağıtlar, bir bölümü de bu kağıtlar için ödenen faizler.
2001 Ocak | 2004 Ocak | Artış | |
Genel toplam | 44.428 | 199.358 | 154.930 |
Nakden satılan | 30.198 | 136.136 | 105.938 |
Tahvil | 26.771 | 111.598 | 84.827 |
Bono | 3.427 | 24.538 | 21.111 |
Nakit dışı satılan | 14.231 | 63.222 | 48.991 |
2001 Ocak | 2004 Ocak | Artış | |
Genel toplam | 65.680 | 149.108 | 83.428 |
Nakden satılan | 44.642 | 101.822 | 57.179 |
Tahvil | 39.577 | 83.469 | 43.892 |
Bono | 5.066 | 18.353 | 13.287 |
Nakit dışı satılan | 21.038 | 47.286 | 26.249 |
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025