Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bulunmayan ilacın ucuz olması bir anlam ifade etmez. Önce bulunur olacak. Yetmedi, derde deva verecek bir ilaç olacak. Sonra ucuz olacak. İlacın derde deva olacak ilaç olmasının ve de bulunabilir olmasının şartı, üreticinin de, pazarlayanın da para kazanması.
İlacın bir özelliği var. İlacın üretim maliyetini sadece hammadde ve diğer girdilerin faturası belirlemiyor. İlacın derde deva olabilmesi büyük araştırma ve geliştirme harcamalarına bağlı.
Bu araştırma ve geliştirme harcamalarını üreticiler ilaç fiyatına bindirmek zorunda. Bu nedenle ilaçlar belli süre yüksek fiyatla satılıyor.
Her mal ve hizmette devletin fiyatı belirlemesi yanlıştır. Fiyat arz ve talebe göre belirlenir. Ama ilacın özelliği nedeniyle her ülkede ilaç fiyatlarında belli ölçüde devlet kontrolü vardır.
Ancak bu kontrolde sınır kaçarsa, (1) Önce ilaç firmaları araştırma geliştirme yapmaz. Derde deva ilaçlar piyasaya çıkmaz. (2) Sonra ilaç firmaları yeni yatırımlar yapmak için para bulamaz. (3) Pazarlama kuruluşları (depolar ve eczaneler) yaşayamaz. Bütün bunların sonunda derdine derman arayanlar, derde deva olacak ilaç bulamaz.
Türkiye’de satılan ilaçların yarısı içeride üretiliyor, yarısı ithal. İlaç sektöründe 300 firma var. Bunların 42’si yabancı. İlaç üreten 53 firma var. Bunların da 14’ü yabancı. Çok özel teknolojiye dayalı ilaçlar dışında her türlü ilaç, (hammaddesi ithal edilerek) içeride üretilebiliyor.
(Kaynak: TİSD)

İlaç bağımlımız çok
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın bir araştırmasına göre, Türkiye’de her 100 kişinin 9.9’u sürekli olarak ilaç kullanıyor.
En çok tansiyon (yüzde 45.6), şeker (yüzde 27.8), kalp (yüzde 16.5), kolesterol (yüzde 9.7), mide (yüzde 6.8) hastalıkları için sürekli ilaç kullanılıyor.
Sürekli ilaç kullanan kadınlarımızın sayısı erkeklerin iki katı. Romatizma ve psikolojik rahatsızlık nedeniyle sürekli ilaç kullanan kadınlarımızın sayısı erkeklerin
3 katı.
Kalp rahatsızlığı nedeniyle sürekli ilaç kullanan erkeklerin sayısı kadınlarımızın
iki katı.
55 yaşın üzerindeki kadın ve erkeklerin yüzde 28.8’i sürekli ilaç kullanıyor.
Türkiye’de en fazla gözüken ilk 5 kronik hastalık, tansiyon (yüzde 28.4), şeker (yüzde 15.0), kalp (yüzde 9.8), romatizma (yüzde 6.8 ve astım
(yüzde 5.5) hastalıkları.
Türkiye’de kişi başı yıllık sağlık harcaması 130 dolar dolayında.(İngiltere’de 344, Almanya’da 385, Fransa’da 560 dolar)

Para devletten çıkıyor
Türkiye’de yıllık ilaç tüketimi toplam olarak 14-15 milyar TL dolayında. İlaca en fazla parayı devlet ödüyor. Sosyal Güvenlik Kurumu 2008 yılında ilaca
12.9 milyar TL ödedi. (Açık anlatımıyla, kabaca ilaca ödenen paranın yüzde 80’i devletten çıkıyor.) 2009 yılında devletin ilaç faturasının 15.5 milyar TL
olması bekleniyor.
71.5 milyon nüfusun 57.6 milyonu (yüzde 85’i) parasız sağlık hizmetinden yararlanıyor. Sosyal Güvenlik kurumu kapsamındakiler, yeşil kartlılar ve devlet memurları için 2008 yılında 302 milyon adet reçete kesilmiş. Ekim ayı itibariyle 2009 yılında kesilen her bir reçetede yazılı ilaç bedeli ortalama 54 TL (2007 yılında
41 TL, 2008 yılında 43 TL idi.)
İlaç fiyatlarını aşağıya çeken son kararnameyle devletin yıllık ilaç ödemelerinin 2.6 milyar TL azalacağı, halkın ilaç için cebinden bu yıl 700 milyon TL daha az para çıkacağı hesaplanıyor.
Görüldüğü gibi, indirimden en fazla yararlanacak olan devlet.