Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Büyük Türk büyüklerinin beceriksiz yönetimi nedeniyle Türk halkı devamlı "felaket bekleyişi" içinde yaşar oldu. Bu ülkede iyi şeyler olabileceği, işlerin düzelebileceği konusunda "iyimser" düşünenlerin sayısı azaldıkça azaldı.
IMF destekli istikrar programı rüzgarı altı aydır esip kavurdu. Rüzgar esmeye başladığında "bunun sonu felaket, altı aya kalmaz döviz biter, enflasyon patlar, her şey rezil olur" deniliyordu. Geldik yılın yarısına... Acep durum nedir?
(1) Döviz. Merkez Bankası dövizi ilan ettiği fiyattan satmayı sürdürüyor. Döviz bitmedi. En aşağı yıl sonuna kadar dövizde bir tehlike görünmüyor.
Olumsuz gelişmeler ise, yabancı sermayenin gelmemesi, büyük ölçüde uzun vadeli kredi girişinin olmaması ve de Türk halkının döviz hesaplarından Türk lirası hesaplara dönmemekteki ısrarıdır.
(2) Enflasyon. Enflasyonda yüzde 25'lik hedef tutturulamayacak ama yüzde 30, yüzde 35'lik bir gerçekleşme de hiç yoktan çok iyidir.
(3) Faiz. Faiz beklenen çizginin altına düştü. İçeride tasarruf sahipleri huzursuz. Faizden çözülen para tüketime gidiyor. Reel faizin düşmesi kısa vadeli dış kredi (sıcak döviz) girişini durdurdu.
(4) Memur, emekli maaşı, işçi ücreti ve tarım geliri. Hükümet maaş, ücret ve destekleme fiyatlarında frene iyi bastı! Geniş nüfus diliminin "inlemesine rağmen" kulaklarını tıkayıp, politikasını sürdürüyor.
(5) Kamu finansman açığı. Vergi gelirleri arttı ama, kamu harcamaları da aynı ölçüde arttığından kamu finansman açığı kapanmıyor. Açıktan korkan hükümet tüm kamu hizmetlerini ve yatırımlarını durdurdu. Buna rağmen iç borçlanma ihtiyacı devam ediyor. Faiz düştü ama, yılın ilk yarısında Hazine geçen yılın üzerinde reel borçlanmaya gitti. Bankalardaki yüzde 100 faizli eski borç senetleri yüzde 30 faizli tahvil ve bono ile değiştiriliyor. Şimdilik Hazine'nin faiz yükü hafifliyor ama bankaların riski artıyor.
(6) Özelleştirme. Hükümet özelleştirmede çok yavaş gidiyor. Özelleştirmedeki gecikme hem Hazine'ye para girişini engelliyor hem de satılacak malların değeri giderek düşüyor.
(7) Piyasa. Piyasada belli sektörlerde saman alevi benzeri bir talep patlaması görüldü. Orta ve üst gelir grubu, faizden çözülen para ve tüketici kredisinden gelen para ile otomotiv, beyaz eşya ve diğer dayanıklı tüketim mallarına hücum etti. Genelde tüccar, esnaf durgunluktan şikayeti sürdürüyor.
Kamu ve özel sektör yatırımlarının duraklaması, inşaat kesiminin beklenenin aksine canlanmaması piyasayı olumsuz etkiliyor.
(8) Üretim. Üretim geçen yıla göre daha iyi ama, henüz 1998 yılındaki üretim çizgisine ulaşılamadı. İçerideki otomotiv ve beyaz eşya talep patlamasına dönük bir canlılık belirtisi var.
(9) İhracat. İhracatta hızlı bir gerileme bekleniyordu. İhracat beklenen şekilde düşmedi. Maliyetlerdeki artışa rağmen ihracat devam ediyor.
(10) İthalat. İthalatta patlama var. İthalat patlaması piyasadaki canlılığın temel nedenlerinden biri. Döviz kuru politikası ithalatı teşvik ediyor. İthal mallarının iç piyasada rekabet şansı ve cazibesi artıyor.
(11) Cari işlemler (döviz) hesabı. İthalatın patlaması, ihracatın ve turizm gelirlerinin yerinde sayması nedeniyle cari işlemler (döviz) hesabı açık veriyor. Döviz açığı daha fazla borçlanmayı zorunlu kılıyor. Şimdilik Hazine kolaylıkla bu açığı borçlanarak kapatıyor. Ama burada bir tehlike var. Sonra unutulmasın ki, böylece dış borç stoku büyüyor. Bunların faizi ve taksidi gelecekte ülkenin başını ağrıtır.
(12) Milli gelir. İthalatın patlamasına dayalı biçimde ilk üç ayda kalkınmış olduk. Bu ikinci ve üçüncü üç ayda da devam edecek. Önemli olan üreterek kalkınmaktır. İthalat ile kalkınma demek el parası ile gerdeğe girmek, gavur parası ile hovardalık yapmak demektir. Türkiye 1998 yılındaki üretim çizgisinin altında üretim yapıyor. Bu fakirleşmenin, fakirliğin devamı anlamına gelir.
(13) Gelir dağılımı. Gelir dağılımı bozuluyor. Bir ülkede maaşlar, ücretler, tarım fiyatları dondurulmuş iken, lüks tüketim harcamalarında, ithalatta canlanma var ise, bu demektir ki fakir daha da fakirleşirken, zengin daha da zenginleşmektedir. İthal otomobil kuyruğu bunun en açık göstergesidir.
Sayın okuyucularım, IMF destekli istikrar programının Türk ekonomisini 2000 yılı Haziran sonunda getirdiği çizgi budur. Saf ve bakir Türk halkı kanaatkardır... İyiye kavuştuğu için değil, felaketi atlattığı için de şükretmesini bilir.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr