IMF, borcunu ödeyemeyecek duruma düşen ülkelerin "iflasını isteyecek." "İflas masası" kurulacak. Alacaklılar, ülkenin varını yoğunu alacak. Paralarını kurtaracak.
Şu günlerde Washington’da yapılan IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısında borçlu ülkeleri çok çok ilgilendiren ciddi kararlar alınıyor... Biz ise burada seçim havasına girdik... Washington’da olan bitenden habersiz "IMF’siz de yaparız... IMF’yi kovarız... Borçları da ödemeyiz..." şeklinde bol keseden atıp tutuyoruz.
Aslında bu gelişmeler IMF’nin kuruluş amacına ters gelişmeler ama, bu iflas formülü ile IMF bir bakıma sorumluluktan da sıyrılma arayışında. IMF’nin kuruluş amacı, ülkelerin "ödeme güçlüğüne düşmelerini ve de dünya döviz trafiğinin tıkanmasını önlemekötir. Geliniz görünüz ki IMF bugüne kadar amacına dönük çabalarında pek başarılı olamadı. Stand - by anlaşması yaptığı 48 ülkeden 32’si daha kötü duruma düştü. Güney Amerika ülkelerinin borç sorununu bir türlü çözemedi...
IMF bir ülke ile "stand - by anlaşması" imzalayınca, o ülkenin geleceği hakkında "garanti" vermiş oluyor. "Yeşil ışık" yakıyor. Bu "yeşil ışık"a güvenen kredi kuruluşları ülkeye borç vermeye başlıyor. Ülke borçları alıyor. Alıyor. Borcu büyüyor. Ama durumu düzelmiyor. IMF stand - by’larının başarısızlığı bir yanda ülkelerin borçlarının artmasına öte yanda dünya finans kuruluşlarının (bankalarının) bu ülkelere daha fazla borç takmasına yol açıyor.
Borcu büyüyen ülkeler "Biz galiba bu borcu ödeyemeyeceğiz" dediğinde IMF telaşa düşüyor. Namus kurtarmak arayışında batağa saplanan ülke ile yeni bir stand - by anlaşması daha yapıyor.
Daha önce uzun süre Türkiye’de bulunan, Türkiye’yi çok iyi bilen, Türkiye üzerine yazılar yazan Anne Krueger isimli hanım iktisatçı şimdilerde IMF’nin iki numaralı koltuğunda oturuyor. Bu hanım iki yıl önce "Borç Yeniden Yapılandırma Mekanizması" (Sovereign Debt Restructuring Mechanizm) diye bir şey ortaya attı. Buna göre "Borçları ile başa çıkamayan, borçlarını idare edemeyen, borçlarını döndüremeyen ülkelerin iflasları" ilan edilecek. İflas masası kurulacak. Bu masaya alacaklılar alacak sırasına göre oturacak. Alacaklıların ülkeden alacaklarının nasıl tahsil edileceği kararlaştırılacak. Ancak burada öncelik yeni yapılandırmada ülkeye tekrar kredi açmayı kabul edenlere verilecek. Bunların alacaklarının ödenmesinde öncelik tanınacak. Bu iflas formülü ile bağlantılı olarak ülkelerin tahvil satarak borçlanmaları konusunda da, bir "ön taahhüt" şartı getiriliyor. Ülkeler dış pazarlarda tahvil satarken satış sözleşmesine "Birlikte Hareket Maddesi" (Collectif Action Clause) eklemek zorunda olacak. Böylece bir ülke tahvil borçlarını ödeyemez duruma düştüğünde, o ülkenin tahvilini portföyünde tutan büyük yatırımcılar ülke ile pazarlık şansını ve ödemede öncelik hakkını elde edecek.
Bütün bunlar IMF tarafından düzenlenecek. Açık anlatımıyla IMF alacaklılar adına iflas ilanında, iflas masası kurmada, iflas şartlarını tartışmada ve ülkenin ödeme planını yapmada "patron" durumunda olacak.
Bunlar bizi çok çok ilgilendiren konular. (1) Borcumuz büyük. (2) Borcumuzu çevirmekte zorlanıyoruz. Bugüne kadarki stand - by anlaşmaları gibi bu son stand - by da başarısız olur ise bizim için de "iflas masası" kurulabilir. Bitmedi... (1) Bizim dünya piyasalarında işlem gören, yabancı finans kuruluşlarının portföyüne giren önemli miktarda dolar, euro ve yen tahvilimiz var. (2) Biz bugün, yarın yakın ve uzak gelecekte tahvil satarak borçlanmak zorundayız. Bu tahvil satışlarında "Birlikte Hareket Maddesi" karşımıza çıkacak. Geçmiş tahvilleri satın alanlar bu yeni şartlardan ürkerek tahvillerden kurtulma arayışına girecek...
Hani ne demişler: "Bir deli bir kuyuya taş atar, bin akıllı çıkaramaz!.." İşte o biçim... İşler karıştı...