Şu günlerde işten çıkarılanların sayısı hızla artıyor. İki tür işten çıkarma var. (1) Kriz bazı işyerlerini yıktı. İşyerlerinin çalışanlara ücret ödeme gücü kalmadı. Bu nedenle çalışanlar işini kaybediyor. (2) Kriz bazı işyerleri için personel kadrolarını düzeltme fırsatı yarattı. Bugüne kadar değişik nedenlerle personel kadrolarını elleyemeyenler, fırsat diyerek, çalışanlarının bir bölümünü çıkarıyor.
Ücret ödeme gücü kalmayan işyerlerinden işini kaybedenlerin "kötü" kaderine diyecek yok. Amma velakin, krize dayanma gücü olan büyük ve güçlü işyerlerinden "fırsat bu fırsat" diyerek "işten çıkarmaların" artması, sosyal bakımdan olduğu kadar ekonomik bakımdan da çok mu çok yanlış bir uygulamadır. İşten çıkarmalar ekonomik krizi ve durgunluğu artırır.
Neyin ne olduğunu anlatmaya çalışayım. Ekonominin esası "üretimödir. Üretim arttıkça bu üretimi gerçekleştirmek için daha çok insan iş sahibi olur, geliri artar. Gelir arttıkça insanlar daha çok mal ve hizmet talep eder. Daha çok mal ve hizmet talep edilince üretim artar. Üretimin artması için daha çok insan işe alınır. İşe giren hemen harcamaya başlar. Talep bu sayede artar. Ekonomi kar topu gibi büyür.
İşçiler işini kaybedince harcama güçlerini de kaybeder. İşçi harcamayınca (ve de başkaları bir gün ben de işimi kaybedebilirim endişesine kapılınca) talep daralır. Talebin daralması, piyasanın "geberik" hale gelmesi demektir. Piyasa "geberik" hale gelince üretim düşer. Üretim düşünce daha fazla işten çıkarma olur. Ve ülke böylece hızla fakirlik çukuruna girer.
İşte bu nedenledir ki, kriz dönemlerinde (iç talebin, iç piyasanın daraldığı dönemlerde) sanayileşmiş ülkelerde büyük firmalar işçi çıkarmamaya, istihdamı daraltmamaya özen gösterir.
Büyük istihdam yaratan, güçlü, krize dayanma gücü olan işletmelerin "fırsat bu fırsat" diyerek işçi çıkarmaları "kendi kuyularını kazmaları" krizin boyutunu artırır.
Bu kriz yıllar boyu devam edemez. Bir süre sonra krizden çıkmak zorundayız. Çıkacağız.Piyasa en az eski boyutuna ulaşacak. Bu kriz döneminin "geçici" olduğu bilincindeki büyük işletmelerin işçi çıkarma çılgınlığına son vermeleri gerekir. Büyük işletmelerde mal ve hizmet maliyetinde personel masraflarının payı "at ile deve" değil. Personel masraflarında yüzde 10, yüzde 20 kısıntı, çok kimseyi işsiz bırakır ama, büyük işletmeleri "abad" edemez.
Bulabildiğim bilgilere göre, toplam maliyetler içinde personel harcamalarının payı, pamuklu ürün üretiminde yüzde 23, yünlü ürün üretiminde yüzde 18, otomotiv sanayiinde yüzde 7, kimya sanayiinde yüzde 14, gıda sanayiinde yüzde 35, çimento sanayiinde yüzde 11 dolayındadır.
ISO’nun 500 büyük sanayi kuruluşu cetvelinde yer alan Türkiye’nin en büyük işyerlerinde çalışan 550 bin kişiye ödenen maaş ve ücretlerin net toplam satış hasılatı içindeki payı yüzde 12’dir.
Açık anlatımıyla büyük firmaların işçi çıkararak personel masrafından yapacakları yüzde on dolayındaki bir tasarruf maliyetlerini büyük ölçüde düşürmez ama, krizin hem sosyal, hem ekonomik boyutunu artırır. Talep daralması en çok bu büyük işletmeleri vurur. Bu nedenle dayanabilenin bu geçiş döneminde dayanması hem kendi yararlarına, hem ekonomi yararına, hem de çalışanların yararınadır.