Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İsmail Cem’in başını çekeceği "Yeni Oluşum", ülkede taşların şöyle veya böyle yerinden oynamasına, yapının yeniden şekillenmesine yol açacak.
Cem başkanlığındaki kadrolar politika sahnesinde yerini almış oyunculardan "rol çalmak çabasına girmezler" ve bugüne kadar "tutmayan, başarılı olamayan oyunları" sahnelemeye kalkmazlar ise, ülkede yeni bir oluşumun yolunu açarlar.
Doğru oyunda, doğru role soyunduklarında, eski oyuncular da oyunlarını ve rollerini değiştirmeye zorlanır. Doğru oyun, doğru rol, ülkeye, bu ülkede yaşayan insanlara iyilik getirir. Cem ve oluşturacağı kadrolar neler yapabilir:
(1) Bugün Türk ekonomisi "iç borcu çevirememe korkusu ve baskısı" ile "içine kapanmış durumda". Tüm iç ve dış kaynaklar iç borcu çevirmek amacıyla kullanılıyor. Bütçeden personel ve borç faizi ödemesi dışında, halka hizmet için ödenek ayrılmıyor.

Cem ve ekibi diyebilir ki: "Bizim hedefimiz, mümkün olduğu kadar alacaklıların haklarına saygı göstererek, borçlarda yeni bir yapılanmayı gerçekleştirmektir. Bunun için hazırlığımız var. Biz bunu yapacağız."
(2) IMF tarafından hazırlanan istikrar programında kaynakların tamamının borçların çevrilmesine yönlendirilmesinin öngörülmesi ve enflasyon hedeflenmesi nedeniyle yatırım ve üretim canlanamıyor. Yatırım ve üretimdeki durgunluk, halka işsizlik ve fakirlik olarak yansıyor.
Cem ve ekibi diyebilir ki: "Türkiye gibi ülkelerin IMF’siz yola devam etmeleri imkansız. Ama biz sadece IMF’ye teslim olmanın da çözüm getirmediğini gördük, kendi özgün kalkınma stratejimizi oluşturuyoruz. Borçlarda yeniden yapılandırmadan sonra bütçeden iç ve dış kaynaklardan yatırıma ve üretime hızla fon kaydırarak, ekonomide canlılık yaratacak politikalarımızı uygulayacağız."
(3) Tarımda, sanayide, bankacılık kesiminde, bürokraside, kamu yönetiminde dünyadaki çağdaş gelişmelere uygun yapılanma hareketi başlatıldı. Ama bu hareket IMF talimatı şeklinde kamuoyuna yansıdı. Bu hareket eksik kaldı. Yapısal değişim tamamlanamadığından sistem çalışmıyor. Sistemin çalışmaması nedeniyle eskiye özlem duyuluyor.
Cem ve ekibi diyebilir ki: "Tarımda, sanayide, bankacılıkta, bürokraside, kamu yönetiminde yeniden yapılanmadaki tıkanıklıkları aşacağız. Yeniden yapılanmanın üretimi köstekleyecek yerde, üretim artışını hızlandıracak şekilde sonuç vermesini sağlayacak politikalarımız var. Bunları hemen uygulayacağız. Halkımız sonuçlarını kısa sürede görecek...
(4) Halkımız işyerlerinin kapanmasından, fakirlikten yakınıyor. Devlet bir şeyler yapsın diye bekliyor.
Cem ve arkadaşları diyebilir ki: "Sayın halkımız, artık devlette dağıtılacak para, yardım yapacak güç kalmadı. Kapanan işyerlerini açacak, üretimi artıracak olan sizsiniz. Üretim artışı sizi fakirlikten kurtaracak, refaha kavuşturacak. Başka çare yok. Ama biz sizin işyerlerinizi açmanıza, üretimi artırmanıza destek verecek şartları sağlamaktan sorumluyuz. Bunu kısa sürede yapacağız. Yapamayanları suçlamak, cezalandırmak da sizin sorumluluğunuzdur."
(5) Avrupa Birliği’nin ve ABD yönetiminin Türkiye’de olan bitenlere karışması konularında kutuplaşmalar başladı. Yabancı sermaye düşmanlığı hortladı.
Cem ve ekibi diyebilir ki: "Küreselleşen dünyada içine kapanan bir Türkiye, Irak, Libya, Pakistan gibi bir ülke olur. Avrupa Birliği, ABD yönetimi, yabancı finans çevreleri ve yatırımcılar ile, başka ülkeler nasıl ve ne mesafede ilişki içinde ise biz de buna özen göstereceğiz. Şu anda bu konuları bütünü ile rafa kaldıramayız ama acele karar vermeyelim, tartışmayı erteleyelim. Yukarıda 5 maddede toplanan politikaların uygulamalarını hemen başlatalım. İş ve aş konusundaki iyileşme halkın moralini düzeltsin. Bu konuları sonra daha sağlıklı biçimde tartışırız.
Cem ve oluşturacağı kadroların neler yapmaması konusunda bir ufak hatırlatma: "İşadamları için değil, halk için partileşiyorsunuz... İstanbul’da bir köşkten bir yalıya dolanarak, iş çevrelerine yaranma, onlardan alacağınız talimata göre politika belirleme yanlışına sakın düşmeyin. İstanbul Türkiye değil... Mustafa Kemal Samsun’a gitmek üzere İstanbul’dan 1919’da ayrıldı. İstanbul’a her şeyi yapıp bitirdikten sonra 1928’de tekrar geldi... Yabancı devlet adamlarıyla, işadamlarıyla, arkadaşlarınızla konuşmayınız diyen yok... Ama onlarla kendi evinizde konuşunuz... Sabahtan akşama o köşkten bu yalıya taşınarak değil!.."