Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olayların içinden İstanbul İstanbul olalı (Devr-i Osmani'de de, Devr-i Cumhuriyet'te de) İstanbul'a kar yağması çok çok, hem de pek çok önem taşır. (Daha doğrusu, önem taşıdığı sanılır!)Eski yıllarda gazete koleksiyonlarını karıştıranlar görür ki, tüm kış mevsiminde gazetelerin birinci sayfalarından düşmeyen haber "kar haberi"dir. Bu haberlerde Anadolu'da olan bitenden hiç söz edilmez de, devamlı İstanbul'a kar yağıp yağmayacağı konusunda tahminler yer alır. "Bu yıl İstanbul'a çok kar yağacak. Kar geliyor. Odun kömür fiyatları arttı. Önümüzdeki hafta kar yağacak. Kar yağışı bekleniyordu, yağmadı. Kar yağdı kuşlar yem bulamadı." Kar kişiden kişiye farklı önem taşır. Güçsüzler, düşkünler için kar, soğuğun, açlığın, işaretidir. Çocuklar için kar, okul tatilidir, kardan adam yapmak, kar topu oynamaktır. İşveren için kar, işgücü, üretim kaybıdır. Çalışan için kar, ulaşım güçlüğü, perişanlıktır. Eski yıllarda da, günümüzde de iki günlük kar yağışı İstanbul için "facia" olarak değerlendirilirken, Anadolu şehirlerindeki yaşam hiç mi hiç gündeme gelmez. Doğu Anadolu'da aylar boyu şehir sokaklarının iki yanında yığılı duran kar kümeleri, kötü kalite linyit nedeniyle şehirlerin üzerine çöken kirli hava bulutları, ulaşım güçlüğü nedeniyle artan fiyatlar, soğuk hava sonucu ortaya çıkan sağlık sorunları, çocukların ve çalışanların ulaşımda karşılaştıkları güçlükler, artan yakıt faturaları, karla mücadelenin, belediye gelirlerinin hemen tamamını yutması umursanmaz. Pazar gününden bu yana ve özellikle dün, TV kanallarının, gazetelerin en önemli haberi İstanbul'a yağan kardı.Geçen kış İstanbul'a doğru dürüst kar yağmadı. Bu kış "Yağıyor, yağacak... Hayır bu kış artık kar yağmayacak" derken İstanbul'a iki günlük kar yağışı "ülkenin en önemli sorunu" haline geldi.İstanbul'a yağan kar nedeniyle yılda bir iki gün İstanbulluların katlanmak zorunda oldukları güçlükler o kadar abartılır ki, Büyükşehir Belediyesi (korkudan) "kar yağsın, yağması" her yıl kar mücadelesi için önemli harcamalar yapar... Doğu'da her gün kar var İstinye yokuşunun arkasında, Pınar Mahallesi'nin başında belediyenin büyük bir arsası var. Geçen kış kar bekleyişi nedeniyle mevsim başında o arsaya dağlar gibi kaya tuzu yığıldı. Pırıl pırıl kar mücadele araçları dizildi. Bunlar geçen yıl hiç kullanılmadı. Yolum, o arsanın önünden geçtiğinden ne olup bittiğine bakarım. Bu yıl gene kaya tuzu stoku yapıldı. Geçen yılkı araçlar mı, yoksa yenileri mi bilemem gene yepyeni kar mücadele araçları dizildi. Ve de bunlar bu yıl kullanıldı. Ama Büyükşehir Belediyesi gene de halkı mutlu edemedi...Çünkü İstanbul'a iki gün kar yağdı. Çünkü İstanbullu, İstanbul'un Doğu'sunda aylar boyu kar altında yaşayan, yaşamak zorunda olan vatandaşlarının çektiklerini bilemiyor. Belki de (insan tabiatının bir gereği olarak) "Bana ne onların durumundan... Ben önce kendimi düşünürüm arkadaş!" diyor. Yazıyı İbrahim Sadri'nin "İstanbul'a kar yağıyordu" şiirinden birkaç dizeyle bitirmek istiyorum:Yetmişdokuzun kışıydı / sertti soğuktu / İstanbul'a kar yağıyordu / kömür yanıyordu sobalarda / geceleri polisler, bekçiler oluyordu / biz de oluyorduk / ölümüne üşüyorduk ha, / yalan yok, polisler de üşüyorduOnaltı yasındaydım / her şeyi bükecek bileğim vardı/onaltı yasındaydım / aslan gibi ortadaydım / gündüzleri, okulda coğrafya defterimin arkasına / senin için şiirler / geceleri duvarlara ülkemi kurtarmak için / "Kahrolsun" yazacak kadar adamdım / onaltı yasındaydım / ne senin haberin oluyordu şiirlerimden / ne de birileri "Kahroluyordu"Ben yazmaya böyle başladım / coğrafya defterim bir eskiciye kurban gitti / duvarlarına yüreğimi bıraktığım o evler / birer birer / yıkıldı gitti... Yetmişdokuz kişiydi / sertti soğuktu / İstanbul'a kar yağıyordu guras@milliyet.com.tr Karın faturası pahalı