Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yazı yazarken konuştuğum, danıştığım arkadaşlarım beni uyardılar: "Hoca, şimdi Anadoluda olan biteni, Konyadaki sanayicinin ne yaptığını kimse okumaz. Onlarla kimse ilgilenmez. Yazının okunmasını bekliyorsan, TÜSİAD ilanlarından, Devlet Bahçelinin idamın kaldırılmasına karşı durmasının Avrupa Birliği kapısını kapatacağından söz et..." dediler.Konyaya giderken de uyarmışlardı: "Hasan Cemal Anadolu gezisi yapıyor. Siyasetin nabzını tutuyor. Okuyunca görüyorsun ki, Anadolu genelde siyaset konuşuyor. Seçim, partiler, adaylar en çok konuşulan konular... Sen kiminle ekonomiyi konuşacaksın?" Dün sabah 06.10da Konyadan uçağa bindim. Uçakta Anadolu insanının, Konyalıların üretim çabalarını, yaptıkları iyi işleri başkalarına nasıl anlatacağımı düşündüm. İstanbula gelir gelmez gazetelere baktım. Radyoyu, TVyi açtım... Aaaa... "TÜSİAD gene gündeme damgasını basmış!" Gazetelere Avrupa Birliği ile ilgili ilan vermiş. Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ise taaaa Çinden haber yollamış. İdamın kaldırılmasına karşı imiş... Bu haberler Ankara ve İstanbulun gündeminin başına oturmuş... Bu durumda benim Konyada olan biteni anlatmama imkan yok... Çekine çekine gittim Bu uyarının etkisinde çekine çekine Konyaya gittim. Farklı gelir grubundan, farklı mesleklerden Konyalılarla konuştum. Esnafı, tüccarı, sanayicisi, işçisi, holding yöneticisi, oda yöneticisi, üniversite rektörü, hocası, öğrencisi... Anlaşıldığı kadarı ile Anadolu insanı karşısındakinin ilgi alanına göre konuşacağı konuyu seçiyor. Hiçbiri benimle siyaset konuşmadı... Hiçbiri bana seçimden, partilerden söz etmedi... Ama herkes "aş" dedi, "iş" dedi... Anadolu insanının tarım kesimindekinin, ticaret kesimindekinin, sanayi kesimindekinin, hepsinin derdi "üretim". Anadolu üretmeden yaşamanın mümkün olamayacağını anlamış. Anadolu Ankaradan ümidi kesmiş. Kendi imkanlarıyla büyümeye yönelmiş. İç pazarın sınırlı olduğu bilincine varınca da ihracata yönelmiş. İki küçük örnek: Konyada bir küçük dükkanda satılan malların fiyatını sorarken Mustafa Karaduman ile tanıştım. Mali müşavir iken, "Bir şeyler üretme arayışına girmiş." Otellerde misafirlerin bir defa kullandığı havlu terliklerin üretimine başlamış. Kalite ve fiyatta o kadar başarılı olmuş ki, günde 10 bin terlik üretiyor. Haftada bir TIR kamyon terliği Avrupaya yolluyormuş. Avrupa ve ABDdeki Hilton otelleri değil büyük otellerin çoğu onun üzerine özel markalarını işlediği terliklerini kullanıyormuş. Kapasitesi dolmuş. Şimdi yeni bir tesisi bir an önce kurma arayışında. Denizaltına piston Sayın okuyucularım, Avrupa Birliğine tam üyelik şartlarının oluşması tabii ki önemli. "İnsanlar aş ve iş bekliyor, Kopenhag kriterlerine uyumu bir süre erteleyelim, konuşmayalım, tartışmayalım" demek tabii ki mümkün değil... Ama bu ülkenin insanı, aş ve iş olmadan yaşamını sürdüremez... Aş ve işi gündemden çıkararak, sadece iç ve dış politika tartışmaları ve çekişmeleriyle günler geçirilemez.İstanbulun "tuzu kuru" kesimi, üretimden bıkınca, üretimi askıya alınca, iç ve dış politikaya ilgi duyuyor. İstanbulun "tuzu kuru kesimi"nin ve de Ankaranın "ayakları yere basmayan politikacıları"nın, "gazeteye manşet ararcasına" her gün ortaya attıkları "yapay gündem maddeleri, kısır çekişmeler, spekülasyonlar" Türkiyenin gündemi oluyor. Yapay gündemin peşinden koşulunca, Türk insanının bambaşka konularla ilgilendiğini kimse fark etmiyor. Konyada benim konuştuğum çevreler Ecevitten sonra ne olur diye düşünmüyor, politikayı konuşmuyor, Avrupa Birliği ile ilgilenmiyor, TÜSİADın adını anmıyor, İstanbulun sanayicisine, bankacısına, Ankaranın politikacısına güvenini yitirmiş... "Biz işimize bakalım. Bize bizden başkasının hayrı yok" diyerek daha çok üretmeye, ihracatı artırmaya bakıyor... guras@milliyet.com.tr Konya Skoda otomobilleri satış mağazasında sohbet ederken denizaltılarda kullanılmak üzere Amerikaya piston ihraç eden iki genç Konyalının kurduğu Ağırbaşlı Piston Sanayiinden söz ettiler.