NEW YORK
Geçen perşembe akşam üzeri saat 18.00'de New York'un SoHo semtinin sokakları "insan kaynıyordu"... Prince Sokak'ta 102 numaralı binadaki David Beitzel Gallery'de sanatçı Peter Hristoff'un "The Book of Sean" (Sean'in Kitabı) ismini verdiği sergisi açılıyordu. Sean, sanatçının 1996 yılından beri çalıştığı erkek modelin ismi. Modelin karışık resim teknikleriyle çizimleri, ipekbaskı, suluboya resimleri ile lithograf ve monopirint'leri sergileniyordu.
Peter Hristoff, İstanbul doğumlu bir Amerikalı. İki yıl önce eserleri İstanbul'da Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde de sergilendi. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından Peter Hristoff ve sanatı hakkında bir de kitap yayımlandı.
Peter'in dedesi Peter Dimiter, Selanikli. 1921 - 1926 ve 1936 - 1962 yılları arasında İstanbul'da yaşamış. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kağıt para ve pul tasarımlarını Ali Sami Boyar ile birlikte yapmış. Zamanın ressamlarıyla arkadaşlık kurmuş. Peter'in 1926 yılında Sofya'da doğan babası da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde İbrahim Çallı ve Zeki Faik ile çalışmış. Peter 1958 yılında İstanbul'da doğmuş. Aile 1963 yılında İstanbul'da ayrılmış. Dede Paris'te, baba ve oğul New York'ta, kız ise Çekoslovakya'da ressamlığı sürdürüyor.
Peter Hristoff, İstanbul hayranı... İstanbul esintilerini resimlerinin bir yanına iliştiriyor.
New York'ta geniş bir çevresi var. Bu on üçüncü kişisel sergisi. Kırka yakın karma sergiye katılmış. New York'taki David Beitzel Gallery'ye bağlı olarak çalışıyor.
Amerika'da sanatçılar genelde bir galeriye bağlı oluyor. Sanatçıyı galeri sahipleniyor. Tanıtıyor, resimlerini pazarlıyor. Sanatçı da bağlı olduğu galeri dışında resim satamıyor. Galerinin izni olmadan sergi açamıyor, sergilere katılamıyor.
New York'ta (inanılamaz) binden fazla galeri var. Dünyanın en iyi sanatçıları New York'ta toplanıyor, New York'tan pazarlanıyor. New York galerileri önce "Aşağı Manhattan" ve "Tribeca" bölgesinde gelişmiş. Bina fiyatları ve kiralar artınca galeriler SoHo'da eski tekstil fabrikalarının, depolarının boşalttığı yüksek tavanlı dev binalara taşınmış. Sanatçılar SoHo'ya akın edince SoHo birden ilgi çekmiş. O yüksek tavanlı eski fabrika binaları ve eski depolar ev, otel, lokanta olmaya başlamış. Fiyatlar yükseklere sıçramış. Bu defa sanatçılar "daha ucuz" diyerek, önce Greenwich Village'e, sonra da Chelsea'de bulunan ve de şimdilerde kullanılmaz olan eski antrepolara taşınmış... Şimdilerde Greenwich Village ve Chelsea de galeriler ile dolmuş ve de fiyatlar artmış durumda.
Chelsea ile Greenwich Village arasında bulunan ve "Meatplace" (Et Paketleme Bölgesi) diye adlandırılan ve önceleri kimsenin ilgisini görmeyen bölge bugünlerde galerilerin hücumuna uğramış durumda.
Taze etlerin kesilip paketlendiği, kamyonların kesilmiş hayvan getirip, et paketlerini götürdüğü ve et kokan bölge, şimdilerde ucuzluğu nedeniyle sanatçıların ve galericilerin gözbebeği... Galeriler bizdeki gibi sokak üzerinde değil... Dev bir eski fabrika binasına veya dev bir depoya giriyorsunuz. Yük asansörüyle yukarı katlara çıkıyorsunuz. Her katta dev bölmeler. Her bölmede bir galeri. Bir dev binada yirmi, otuz, kırk galeri... Her ay yayımlanan "New York Gallery Guide" isimli kitapçıkta o ay hangi galeride kimlerin eserlerinin sergilendiği ve de galerilerin adresleri gösteriliyor.
New York'a gelen turistlerden zamanı kıt olanlar galerilerden daha fazla, ismi çok bilinen müzelere gidebiliyor. Adı çok bilinen müzelerden "Metropolitan'da şu günlerde İstanbul göçmeni Gülbekian'ın koleksiyonu sergileniyor. Lizbon'daki müzeden getirilen eserler arasında Türk sanat eserleri de var.
Museum of Modern Art (MoMA)'da, "Modern Zamanlar" başlığı altında Modern Sanatlar Müzesi koleksiyonundan derlenen eserlerin toplu gösterimi sürüyor.
Whitney Museum'da "The American Century: Art and Culture" (Son asırda Amerika: Sanat ve Kültür) ismini taşıyan serginin geçen yüzyılın ikinci yarısını 1950 - 2000 yılını kapsayan ikinci bölümü devam ediyor.
Guggenheim'de ise Francesco Clemente'nin resim sergisi var. Clemente 1952 doğumlu bir İtalyan sanatçı. Asya mistisizminden etkilenmiş "retrospektif" denilen tür, karışık teknikte çağdaş bir resim arayışını sürdürüyor. Çizimler, renkler alışılmışın dışında. Avrupa ve Asya'yı dolaştıktan sonra New York'a geldiğinde "etkili ve zengin" çevreye girdiğinden "olağan dışı" ilgi ve destek görmüş. O kadar çok reklamı yapılıyor ki, sergiyi gezerken insanın aklı karışıyor... O resimleri kim alır?.. Alır ise nereye asar?.. Asar ise o resme nasıl bakar? İnsan anlayamıyor... (Pardon... Anlayanlar var ki Clemente, "Clemeni" olmuş!..)
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr