Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘yatırım ve sanayi için gelsinler Çankaya Köşkü’nün bahçesini vereyim’ demişti.
2001 yılında tamamlanan Ford’un İzmit’teki üretim tesisinden buyana Türkiye’de “ekonomik ölçekte” yatırım yapılamadı. Yapılacağı da yok. Çünkü stokta tek bir proje yok.
Halbuki Türk ekonomisinin büyümesi, Türkiye’nin sanayileşmesi, “ekonomik ölçekli” yatırımlara bağlıdır.
Ekonomik ölçekli yatırım (Ege Cansen’in anlatımıyla) Atlantik’i geçebilecek güçteki transatlantik adı verilen vapura benzer. Küçük tekneler de önemlidir. Küçük tekneler kıyı kıyı yük taşır. Kıyılarda balık avlamada işe yarar. Ama Atlantik denizine küçük tekne ile çıkılamaz. Atlantik geçmek için transatlantiğe ihtiyaç vardır.
Ekonomik ölçekli üretim tesisleri, küresel piyasalarda, küresel güçlerle rekabete girebilecek teknolojiye, maliyet avantajına ve üretim gücüne sahip yatırım tesisleridir.
Yerli sermaye yapsın, yabancı sermaye yapsın, bir ülkede ne kadar çok ekonomik ölçekli üretim tesisi yapılırsa, o ülke küresel piyasalarda o kadar güçlü oyuncu olur.
Türkiye’deki otomotiv firmaları, Fiat-Tofaş, Oyak-Renault, Hyundai, Toyota, Man; Mercedes Benz, BMC, ekonomik ölçekli firmalardır. Dış pazara, dünya kalitesi ve dünya fiyatıyla mal üretebilmekte, ürünleri dış pazarda satılabilmektedir.
1970’lerde yatırım
Türkiye’de eskiden kamu da ekonomik ölçekli yatırımlar yapardı. MKE, Eskişehir TCDD Üretim tesisleri, TPAO, Ereğli ve İskenderun Demir Çelik Fabrikaları, Petkim, Tüpraş gibi kuruluşlar kamunun gerçekleştirdiği ekonomik ölçekli sanayi kuruluşları idi.
Özel sektör “ekonomik ölçekli” tesisleri 1970’lerde kurmaya başladı. TSKB’nin döviz kredisi desteği ile Bossa, Sasa, Aksa, Nasaş, Eczacıbaşı İlaç, Rabak, Koruma Tarım, Çanakkale Seramik, Arçelik, Profilo, Otosan, Borusan, DYO, Siemens Kablo, Demirdöküm, Şişe Cam gibi tesisler kuruldu.
Daha sonraki yıllarda gene ekonomik ölçeklerde elektronik sektöründe Vestel gibi, tekstilde Sanko gibi, gıdada Ülker gibi yatırımlar yapıldı. Seramik, çimento, lastik, kimya sektöründe yerli yabancı firmalar üretime başladı.
Ama şimdilerde yabancısı da yerlisi de genelde mevcut fabrikalarında modernizasyon, kapasite artırımı yatırımları dışında yatırım yapmaz oldu.
Büyük ölçekli
Devlet Planlama Teşkilatı’nın özel sektöre yol gösterme sorumluğunu taşıdığı dönemlerde özel sektörün “Project Pipeline”ında (Proje stokunda/Yapılmak üzere bekleyen) çok sayıda proje olur, bunlar bilinirdi. Örneğin Sabancı, Koç, Eczacıbaşı, Borusan bir yıl-iki yıl sonra, şurada-burada, şu ve bu yatırımını yapacak. Bu yatırımlar şu büyüklükte olacak, şu teknoloji işe, üretime geçecek denilirdi.
Günümüzde bakınız bakalım etrafınıza... Sorunuz bakalım önde gelen sermaye gruplarına... Proje stokunda tek bir proje var mı?
İyi de özel sektör hiç mi yatırım yapmıyor? Yapıyor. Ama yapılanların çoğu küçük ölçekli yatırım. Veya büyük ölçekli kuruluşların yenileme, genişleme yatımları. Bunları küçümsemek imkânsız. Bunları yapanları alkışlamak gerekir. Ama yeni proje, ekonomik ölçekli yeni yatırım yok.
Bunu da unutmamak gerekir.
(Bilgi için: Ford’un İzmit fabrikasına bugüne kadar 1.8 milyar dolar yatırım yapıldı. 2 bin çalışanı var. İzmit’te üretilen araçlar ABD pazarında satılıyor. Ford Otosan’ın 3 tesisinde 2008 yılında 269 bin ticari araç üretildi, 219 bini ihraç edildi, 3.7 milyar dolar ihracat geliri sağlandı.)
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025