Dışarıda esen rüzgârların etkisinde bankalarımızın para maliyetleri artabilir. Para maliyeti artan bankalarımız kredi faizlerini yükseltmek zorunda kalabilir. Bundan da en fazla kredi kartı borçluları ile tüketici kredisi borçluları zarar görebilir.
Dünyada para piyasaları dalgalanıyor. Bankalar batıyor. Güç duruma düşen bankalar alınıyor, satılıyor. Bunun anlamı, dünya para piyasasında (1) Para darlığıdır. (2) Güven bunalımıdır.
Bankalar battıkça dünya piyasasında para azalıyor. Bankalar battıkça ve para azaldıkça, parası olanların güvenleri sarsılıyor. Parası olanların güvenleri sarsılınca, sahip oldukları parayı kullanırken daha dikkatli oluyorlar. Daha dikkatli olanlar, riskli alana para yatırmıyor. Sonuç olarak da paranın kirası (faizi) artıyor.
Bu tabloda, paraya ihtiyacı olanlar para bulmakta zorlanıyor. Para bulsalar bile buldukları paranın vadesi kısa, kirası yüksek oluyor.
Artış ufukta
Bankalarımız kredi verirken iki kaynatan yararlanıyor: (1) Mevduat hesaplarıyla topladıkları para, (2) Yurtdışından buldukları döviz kredisi.
Bankalarımız dün (perşembe günü) mevduat faizlerini artırmaya başladı. Yurtdışından eskisi kadar kolay döviz kredisi kullanamıyorlar. Döviz kredisi maliyetleri artıyor.
Bu durumda mecburiyetten maliyet artışlarını kredi faizine yansıtacaklar.
Sabit faizli konut kredisi kullananlar bu faiz artırımından etkilenmeyecek. Ama, kredi kartı borcu faizlerindeki artış ile ihtiyaç kredisi faizlerindeki artış tüketiciyi üzecek.
Bu nedenle önümüzdeki dönemde halkımızın dikkatli olmasında, borçlarını azaltamıyorlarsa bile, artırmamaya dikkat etmelerinde yarar vardır.
Zamlar üzmeye devam edecek
Yılbaşından bu yana doğalgaza yüzde 35 zam yapıldı. Konutlarda kullanılan elektriğe yüzde 57.7 oranında, sanayide kullanılan elektriğe yüzde 49.3 oranında zam geldi.
Doğalgaz ve elektrik zammı “mecburiyetten” yapılmış zamlardır. Bu zamlar yapılmasaydı, maliyetler ile düşük satış fiyatları arasındaki farkı hükümetin bütçeden kapatması gerekecekti.
Botaş‘ın sattığı doğalgazın maliyetini, yurtdışından satın aldığımız gazın fiyatı belirliyor. Elektrik fiyatı doğalgaz fiyatına bağlı. Elektrik fiyatlarına doğalgaz maliyetindeki artış yansıtılamazsa, elektrik üreten ve dağıtan kuruluşlar Botaş’a gaz parasını ödeyemiyor. Botaş gaz parasını tahsil edemeyince, batacak duruma geliyor.
Açık anlatımıyla, “Doğalgaz zammı ve elektrik zammı yapılmasa iyi olurdu” demek kolay da yapmamak imkânsız.
Ancak doğalgaz ve elektrik zammını yaparken bunun sonuçlarını da iyi değerlendirmek gerekir:
Kaldırılamayacak kadar ağır
(1) Türkiye’de orta ve alt gelir grubunda çok kişi tenceresini doğalgazla kaynatıyor, kışın ısınıyor. Kış kapıda. Faturalarının yükü onları üzecek.
(2) Evlerde giderek daha fazla elektrikli araç kullanılıyor. Ne kadar tasarruf edilirse edilsin evleri aydınlatmak için kullanılan elektriğin faturası önemli rakamlara ulaşıyor.
(3) En, en önemlisi, elektrik zammının sanayide maliyetlere getireceği yük. Sanayi demek, elektrik demektir. Sanayi en büyük elektrik tüketicisidir. Yılbaşından bu yana elektrik faturasındaki yüzde 49.3’lük artışı sanayicinin ihracat fiyatlarına yansıtması imkânsız. İç satışlardaki fiyatlara yansıtması çok güçtür.