İhracatta KDV iadesi nedir, önce onu anlatayım: Halkımız nasıl maydanoz, domates, ekmek satın alırken, ödediği fiyatın bir bölümü KDV ise, ihracatçı da dışarıya satacağı malı üretirken, satın alırken, üretimde kullandığı her girdinin, satın aldığı her parçanın fiyatının içinde KDV vardır.
KDV denilen vergi bir anlamda tüketim vergisidir. Mal ve hizmeti en son tüketenin üzerinde kalır. Bir mal ve hizmeti yurtiçinde tüketmek ile ihraç etmek farklıdır. Eğer devlet ihraç mallarının üzerine de vergi bindirir ise, o mallar ve hizmetler pahalı hale gelir. Uluslararası pazarda rekabet şansını kaybeder. Bunun için, ihracatçı malı dışarıya sattığını belgelediğinde devlet ona satılan malın içindeki KDV'yi iade eder. Burada bir teşvik yoktur. Burada bir Hazine'den ödeme yoktur. Gerçek KDV iadesinde, ihracatçıya iade edilen para, ihracatçının dışarıya sattığı malı üretirken, satın alırken ödediği KDV'dir. Açık anlatımıyla ihracatçı ihracat hazırlık döneminde tıkır tıkır ödediği KDV'yi ihracatı yaptığını belgeledikten sonra geri almaktadır. Geri alınan daha önce ödediği paradır.
Sayın okuyucularım, benzer uygulama başka ülkelerde de vardır. Başka ülkelerde sadece ihracatçıya değil, o ülkeye giden turistlere de KDV iadesi yapılır. Örneğin İngiltere'de, Fransa'da alışveriş eden bir Türk turist, uçağa binerken, havaalanındaki gümrük bürosuna başvurur. Satın aldığı eşyaların (elbisenin, kıravatın, ayakkabının) faturasını gösterir. O malları satın alırken ödediği KDV ona iade edilir.
Türkiye'de değişik mal ve hizmetlerde farklı KDV oranları vardır. İhracatçıya devlet "ihracatını belgelemesi halinde" ihracat bedelinin belli oranında KDV iadesi sözünü vermiştir. KDV iadesi oranları gıda malı ihracatında yüzde 8, otomotiv ürünleri ihracatında yüzde 23, diğer malların ihracatında yüzde 17'dir. Ortalama olarak ihracatımızın yüzde 15'i dolayında KDV iadesi yapılır.
1999 yılında 26.5 milyar dolarlık mal ihraç edildiğine göre ihracatçıya 4.2 milyar dolar dolayında KDV iadesi yapılmıştır.
Son aylarda ihracatta KDV iadesinde yapılan yolsuzluklar kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Yapılan yolsuzluk Türk Ceza Kanunu'na göre "teşekkül halinde kaçakçılık"tır. Devletin mührüne sahip yeminli mali müşavir, devletin mührüne sahip defterdar, devletin mührüne sahip gümrük müdürü bu mühürleri basarak, bir kişiye hakkı olmayan vergi iadesi imkanı yaratıyor. Olmayan ihracat yapılmış gibi gösteriliyor. Yapılan ihracatın miktarı veya değeri yükseltiliyor. Birisine ödemediği KDV iade ettiriliyor. Bu tam anlamıyla kaçakçılıktır. Böyle bir kaçakçılığı önlemek devletin görevidir. Kaçakçıları cezalandırmak kanun gereğidir.
Yakalanan "teşekkül halinde kaçakçılık yapmak üzere kurulmuş çeteler"in rakamlarını kıyas yoluyla tüm ihracata oranlanmakla bulunan abartılı rakamlar akıl karıştırıyor. "Çeteler her 100 liralık ihracatta 37.6 lira dümen çevirmiş. Demek ki 1999 yılında yapılan ihracatın yüzde 37.6'sı hayali ihracat" demek çok yanlıştır. Bu demektir ki 1999 yılında ihracat gerçekleştiren 25 bin ihracatçının 9 bini kaçakçı. Bu demektir ki 1999 yılındaki 26.5 milyar dolar ihracatın 10 milyar doları hayali ihracat. Bu demektir ki bizim gerçek ihracatımız 26.9 milyar dolar değil 16.5 milyar dolardır. Bunun da 4.2 milyar doları ihracatçıya KDV diye iade edildiğine göre bu demektir ki ihracat geliri düşer 12.3 milyar dolara.
Biz bunları içeride "ciddi ciddi tartışıyoruz". Bunlar dış dünyaya yansıyor. Dış dünyada Türk ihracatçısına güven sıfıra iniyor. Türk ihraç fiyatlarına güven sıfıra iniyor.
Örnekleri yakalandığına göre Türkiye'de ihracatta KDV iadesi konusunda kaçakçılık yapıldığı bir gerçek. Yakalanan kaçakçılar sayısı ve yaptıkları işin boyutu bu konuda kanunların ciddi biçimde ihlal edildiğini ortaya koyuyor. Ama bu gelişmenin sorumlusu ne sistem, ne de namuslu ihracatçı. Sorumlu olan kanunu uygulamayan, suçluyu daha başlangıçta yakalayamayan, suçun yayılmasını önleyemeyen, suçluyu cezalandıramayan devlettir.
İhracattaki KDV kaçakçılığını abartarak, ihracatımızın üçte birinden fazlasını "hayali ihracat" görüntüsüne büründürmek yanlıştır.
İhracatta değer kadar "miktar" da önemlidir. Yıllar itibariyle ihracatımızın "miktar" olarak rakamlarına bakarsak görürüz ki miktarda düşme yok. Artış var. Miktar artışı toplam ihracatın büyük kısmının hayali olduğu iddialarını yalanlıyor.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr