Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başka ülkelerde bankalar sarsılırken bizim ülkede bankalar rahat durumda. Çünkü bizim bankaların hem kaynak yapıları, hem de kredi borçluları diğer ülkelerdekinden farklı.
Bizim bankalar genelde
(1) Mevduat topluyor.
(2) Yurtdışından dövizle borçlanıyor.
Bu yoldan topladıkları paralarla
(1) Tüketicilere ve reel sektöre kredi veriyor.
(2) Devletten tahvil ve bono satın alıyor.
Başka ülkelerdeki bankalar, küresel ve karmaşık ilişkiler içine girdi. Sanal varlıklara dayalı olarak piyasaya çıkarılan kâğıtların alım satımı, gerçek parasal varlık hareketinin üzerine çıktı.
Bir yanda sanal varlığa dayalı kâğıtlarla kaynaklarını şişirdiler. Sonra bu şişirilmiş (balon yapmış) kaynağı kullanarak, büyük miktarlarda risklere girdiler. Hisse senetleri satın aldılar. Bol miktarda kredi dağıttılar. Başka bankalara veya kredi veren şirketlere sanal kaynaklar yarattılar.
Bu saadet zincirini Amerika’daki konut kredisi krizi kopardı. Balonun etkisinde 100 dolarlık evlere bankalar 200 dolar kredi verdi. Balon patlayınca, evlerin değeri 75 dolara düştü. Kredi kullananlar anahtarları bankalara teslim etti.
Krediler karşılıksız kaldı. 200 dolarlık (sanal varlığa) dayalı olarak çıkarılan tahviller karşılıksız kaldı. Krediyi veren bankalar da, o bankaların o krediye dayalı olarak çıkardıkları senetleri satın alan bankalar da kötü duruma düştü.

Bizim bankalar sağlamcı
Şişirilmiş varlıklara dayalı olarak çıkarılan tahvilleri alıp satan bazı büyük Avrupa, Asya bankaları da bu fırtınadan etkilendi. Çünkü paralarını bağladıkları tahvillerin karşılığı yok.
Bizim bankalar bu karmaşık ilişkilere büyük ölçüde bulaşmadığı için fırtınadan şimdilik etkilenmiyoruz.
Bizim başka avantajlarımız da var.
(1) Bizde konut fiyatları (Amerika’daki ölçüde) fazla balon yapmamıştı.
(2) Konut kredilerinin bizim toplam banka kredilerimiz içindeki payı yüzde 11.
(3) Bizim sistemimizde konut kedisi kullananlar anahtarı bankaya teslim ederek borçtan kurtulamıyor. Bankaya karşı tüm varlıklarıyla sorumlular.
Bizin bankaların portföylerinin ağırlığını hazine bonoları ile devlet tahvilleri oluşturuyor. Bankaların portföylerinde “karşılığı olmayan” ne ölçüde yabancı tahvil ve bono olduğu bilinmiyor ama, çok büyük ölçüde bu tür risklerinin olmadığı tahmin ediliyor. 

Tüketici borcunu ödüyor
Bizim bankaların toplam kredilerinin üçte birini (yüzde 33.1’ini) tüketici kredileri oluşturuyor. Bankalar tüketici kredilerini neden tercih ediyor: (1) Tüketici kredisiyle çok sayıda kişiye, küçük rakamlarda kredi kullandırıldığı için risk dağıtılıyor. (2) Bu kredilerin donması-kemikleşmesi olasılığı zayıf. (3) Bu kredilerin hizmet ücreti ve faizi diğer kredilere göre daha yüksek.
Banka kredilerinin dağılımında tüketici kredileri öne çıkarken, yatırım, üretim ve ihracatla ilgili kredilerin kredi toplamı içindeki paylarının düşüklüğü dikkati çekiyor.
Yatırım kredilerinin toplam kredilerdeki payı yüzde 5 oranında. İhtisas kredilerinin (esnafa,  çiftçiye verilen krediler bu grupta) payı yüzde 5.1 oranında. İhracat kredilerinin payı yüzde 7.6 oranında.

Kredilerin üçte biri tüketici kredisi