Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olayların içinden Karl Marx ve Friedrich Engels'in işçilere hitaben 1847 Aralık ayı ile 1848 Ocak ayı arasında Brüksel'de kaleme aldıkları ve "Komünist Partisi Manifestosu" adı verilen program işte bu cümlelerle bitiyordu. Marx, Avrupa'da işçi hareketlerinin başlamakta olduğunu görerek bu "Manifesto"yu yazmıştı. Manifesto, şubat 1848'de Londra'da Alman dilinde basıldı. Marx'ın beklediği oldu. Manifesto'dan sonra ilk işçi hareketi Paris'te başladı. "Sefiller", Madeleine Meydanı'nda toplanarak yürüyüşe geçti. Günümüzde manifestonun ne olduğunu bilenlerin veya bilip de hatırlayanların sayısı azaldı. Bilenler, hatırlayanlar ve özellikle inananlar eylemden ümitlerini kesseler bile arada sırada toplanarak eski günleri anıyorlar. 1998'de birçok ülkede Manifesto'un 150'nci yılı nedeniyle görkemli törenler vardı. "İşçilerin kendilerini bağlayan zincirlerden başka kaybedecekleri yoktur. Fakat önlerinde, ele geçirebilecekleri bir dünya vardır. Bütün dünyanın emekçileri birleşiniz..." Bu yıl Manifesto'nun 160'ıncı yılı. İşte bu nedenle geçen haftasonu Ankara'da, Mülkiyeliler Birliği ile Mühendis ve Mimar Odaları'nın ortaklaşa düzenlediği sempozyumda 'Komünist Manifesto'nun 160'ıncı Yılında Marksizmin Güncelliği' tartışıldı. Konuşmacılar, "Marksizm ve Türkiye'de devrimci/sosyalist hareketler", "Marksizmde sınıf yaklaşımları", "Marx ve kapitalist sınıflar", "Marksizm açısından sınıf analizleri ve günümüzde işçi sınıfı", "Yoksulluk, temel gelir ve Türkiye gerçeği", "Latin Amerika deneyimleri ve işçi sınıfının yeniden oluşumu", "Ulusal mücadele ile Marksizm arasındaki gerilimler" gibi konularda tebliğler sundu. Katılımcılar bu konularda görüş belirtti. Karl Marx 5 Mayıs 1818'de Batı Almanya'nın Fransa hududuna yakın Treves'de doğdu. Babası Musevi bir hukukçuydu. Berlin'de hukuk, tarih ve felsefe okudu. Engels ile tanıştıktan sonra birlikte yazmaya başladılar. Manifesto'yu yazdığında 30 yaşındaydı. Marx "işçi sınıfının iktidarı elde edebilmesi için kendi partilerini kurmaları gerektiğini, bu yoldan siyasi mücadeleyle iktidara gelebilecekleri tezini" savundu. Kapital'in ikinci cildinin hazırlıklarıyla meşgul olduğundan katılamadığı 1866'da Cenevre'de toplanan "Birinci Enternasyonal"de öne çıkan karşı görüşlere rağmen Marx'in teorileri kabul edildi. Fikir ölmüyor Manifesto'dan 20 yıl sonra yayımlanan ve komünizmin İncil'i kabul edilen "Das Kapital'de, Manifesto'daki fikirler daha geniş biçimde işlenmiştir. Kapitalist sistemde, serbest piyasa ekonomisinde üretimi 4 temel faktör gerçekleştirir. Bunlar üretime katkıları karşılığı değişik isimlerle üretimden pay alır: 1) Doğa. Üretime katkısının karşılığını rant/kira olarak alır. 2) Sermaye. Üretime katkısının karşılığını faiz olarak alır. 3) Emek. Üretime katkısının karşılığını ücret olarak alır. 4) Müteşebbis. Üretime katkısının karşılığını kâr olarak alır. Marx bu 4 faktörden sermaye ve müteşebbisi kaldırır. İşçilerin oyuyla oluşacak iktidar (devlet) sermayedarın ve müteşebbisin görevini üstlenir. Böylece, sermaye ve müteşebbisin "alın teri/bilek gücü" kullanmadan üretimden aldıkları payı da işçiler kendi aralarında bölüştürme şansına kavuşur. Bu yazıyı da Manifesto'nun 150'nci yılında yazdığım yazıdaki gibi bitireceğim. "Karl Marx öldü. Eski komünistler öldü ama, Karl Marx'ın fikirleri şöyle veya böyle yaşıyor. İşçilere, emekçilere, düşünürlere yol gösteriyor. Karl Marx'ı ve Manifesto'yu bilenlerin ve hatırlayanların sayısı giderek azalıyor ise de... Ne yapalım? Kalan sağlar bizimdir!" Ne demiş yazar: Old soldiers never die... They only fade away... (Eski askerler hiçbir zaman ölmez... Onlar sadece solar gider!..) guras@milliyet.com.tr Kalan sağlar bizimdir