Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Pamukbank 7’nci sırada bir büyük banka idi. Hisse senetlerinin mülkiyeti ile yönetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildi. Daha önce benzer bankalardaki uygulamanın tersine, "şimdilik" Pamukbank’ın tasfiyesi düşünülmüyor. Devlet sermaye eksiği olarak yaklaşık 2 milyar dolar açığını kapatacak. Ve de Pamukbank bundan böyle "devlet tarafından" yönetilecek.
Yapı ve Kredi, 4’üncü sırada bir büyük banka idi. Bu bankanın hisselerinin çoğunluğunu (doğrudan veya dolaylı olarak) ellerinde bulunduranlar, aynı zamanda Pamukbank’ın da çoğunluk hisselerine sahip kişilerdi. Bu kişiler, Pamukbank’ı batar duruma getirdikleri için kurucu olarak ve sahip oldukları Yapı Kredi Bankası hisselerine dayanarak Yapı Kredi Bankası’nı yönetme gücünü kaybettiler.
Bu kişilerin sahip oldukları hisselere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu adına el konulsa idi, Yapı ve Kredi Bankası’nın borsada işlem gören hisse senetlerinin mülkiyeti de tehlikeye girecekti. Mülkiyet hakkı hissedarlarda kaldı. Diğer ortaklık hakları Fon’a geçti.

Yapı Kredi Bankası’nın doğrudan ve dolaylı olarak yönetiminde hakimiyet sağlayan hisselerinin ortaklık haklarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na geçmesi demek, bundan böyle Yapı ve Kredi Bankası’nın "devlet tarafından yönetilecek bir banka" olması demektir.
Pamukbank "gitti gider"... Dönüşü olmayan bir kanala girdi. Bir süre sonra BDDK içine para doldurup, açığını kapattıktan sonra bankayı satabilir. Veya kapatabilir.
Ama Yapı Kredi Bankası’nda devlet yönetiminin ne süre devam edeceği ve Yapı Kredi’nin ne olacağı belli değil. Hele hele BDDK Başkanı’nın açıklaması akıl karıştırıyor. Başkan diyor ki: "Yapı Kredi’nin hiçbir sorunu yok. Sermaye yeterlilik oranı yüzde 8’in üzerinde. Sermaye ihtiyacı yok." Böyle bir durumda bankanın hisselerinin mülkiyetinin değil de yönetim hakkının devralınması, yönetim sorumluluğunun devlete geçmesi ilginçtir.
Pamukbank ve Yapı Kredi ile birlikte devletin kapattığı, el koyduğu, birleştirdiği, sattığı bankaların sayısı 26’ya ulaştı. Bu 26 banka operasyonunda halkın bir kuruş mevduatı zarar görmedi. Bankalardan alacakları olan yerli ve yabancı tüm kişi ve kuruluşlar (off - shore hesaplarının sahipleri hariç) paralarını tıkır tıkır devletten aldı...

Pamukbank’ta ve Yapı Kredi’de mevduatı, reposu, alacağı olanların da endişe etmelerine gerek yok. Tüm alacakları devlet garantisinde... Ancak... Krediler unutuluyor... Banka sadece mevduat toplamaz... Kredi de verir. Mevduatlar devlet garantisinde ama... Krediler "Allah’a kalmış..."
Banka batınca, kapatılınca, o bankadan kredi kullananın kredi kapısı da kapanıyor. Banka birleştirilince, satılınca, devlet yönetimine geçince, kredi kullanandan kredisini bir an önce kapatması isteniliyor.
Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası’nın 30.9.2001 tarihindeki toplam kredileri 10.5 katrilyon lira idi. O tarihte banka kredileri toplamı 48.4 katrilyon liranın yüzde 22’sini bu iki banka veriyordu. Önümüzdeki günlerde bu iki bankadan kredi kullanan kişi ve kuruluşlar eski çizgide ilişkilerini sürdüremeyecekler.

Daha önce batan, kapanan, birleşen, satılan, devlet yönetimine geçen 24 bankanın kredi müşterileri gibi onlar da zorlanacaklar. Bankalardan insanlar sadece zevk için, tüketim için kredi kullanmıyor. Yatırım, üretim için kullanılan krediler ağırlık taşır.
Zora düşen, zora düştüğü için devletin kucağına düşen her banka ile birlikte yüzlerle, binlerle yatırımcının, üreticinin kredi musluğu kapanıyor.
Oh oh... Mevduatlar devlet güvencesinde ama... Krediler devlet güvencesinde değil!.. Kredi olmadan da, ne yatırım, ne üretim oluyor.