Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yeni binyılın ilk günündeyiz... Bırakınız "yeni binyılı", "yeni bir yıl" başlıyor. Bu yıl ve onu izleyen yıllarda, bizim ömür çizgimiz boyunca acaba neler olacak? Nelerle karşılacağız? Nereye gidiyoruz?
Geçen "yılın" ve de "geçen binyılın" son aylarında yayınladığı yeni kitabında Osman Ulagay "Nereye gidiyoruz?" sorusunu ortaya atıp, nereye gittiğimizi tartıştı.
Osman Ulagay diyor ki, "Küreselleşme fırtınası yalnızca ekonomide değil, insan yaşamıyla ilgili her alanda ortalığı kasıp kavuruyor. Fırtınanın bundan sonra nereye vuracağı belli değil, hedefte olup olmadığımızı bilmiyoruz.
Sürprizlere, şoklara gebe, karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyanın neresinde, hangi birikimin hangi noktada çarpıcı bir değişime yol açacağını kestiremiyoruz. Son on yılın şaşkınlık yaratan büyük şokları henüz belleğimizde.
1989 yılında Berlin Duvarı yıkıldı. Doğu Almanya ile Batı Almanya birleşti.
Ardından koskoca Sovyet İmparatorluğu dağıldı.
1991'de yaşanan Körfez kriziyle birlikte ABD kutuplu dünyanın tek patronu olduğunu ve "yeni dünya düzeni"ni ilan etti.
1997'de Tayland'da yaşanan kur depremi, dillere destan "Asya mucizesi"ni yerle bir etti ve dünya ekonomisini sarsacak bir krize dönüştü.
1998 sonbaharında uluslararası mali sistem çöküşün eşiğine geldi.
Bunların hangisi "beklenen olay"dı?
Pekiyi bundan sonra ne olacak? Çin'de, Rusya'da, Endonezya'da, Japon'ya'da ya da Türkiye'de bundan sonra nelerin yaşanacağını kim bilebilir?
Osman Ulgay, "küreselleşme" olgusu içinde insanların nereye gideceklerini artık kendilerinin değil, kendi dışlarındaki güçlerin belirlediğine dikkati çekiyor.
Diyor ki, "Bugün 'küreselleşme' diye tanımlanan olgunun ardında bilgi teknolojisindeki büyük sıçramanın olduğunu ve bunun üretim süreçlerini, çalışma koşullarını, iş organizasyonunu ve şirket yapılarını büyük ölçüde değiştirdiğini görüyoruz. Bilgisayarların işlem gücü her 18 ayda bir ikiye katlanırken verimlilikte sağlanan patlama, maliyetleri hızla aşağı çekiyor.
Bilgi işlem gücünün maliyeti her yıl reel olarak % 30 düşüyor, bu maliyetleri tutturamayanlar ister istemez oyun dışı kalıyor. Ancak en iyiye, en mükemmele yükselme ve zenginleşme olanağı tanıyan bir oyun bu."
İyi de bu oyunda Türkiye ne yapacak? Oyuncu mu, yoksa seyirci mi olacak?
Osman Ulagay diyor ki, "Eğer küreselleşmenin itici gücünü oluşturan teknolojik atılım geri çevrilemeyecekse ve buna bağlı olarak yaşanan çok yönlü dönüşüm, tüm tepkilere karşın, kendi dinamikleriyle sürecekse bu olguyu reddetmeye dönük tepkilerin sonuçta akıntıya karşı kürek çekmekten öte bir anlamı yok.
Düşüncesinin, enerjisinin büyük bölümünü bu tür tepkilere yönelten toplumların geleceğe giden treni kaçırma olasılığı da hayli fazla.
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin XXI. yüzyıla bu tür tepkileri öne çıkartarak ahkam kesmenin ve siyaset yapmanın revaç bulduğu bir ortamda girmesi büyük bir şanssızlık.
Entelektüel birikiminin büyük bölümünü bu tür tepkilere kanalize eden Türkiye'nin dünyada yaşanmakta olan, bilgiye dayalı büyük dönüşümü yakalama şansı da azalıyor.
Görünen o ki, Türkiye'nin bu yaklaşımla, bu kafa yapısıyla ve bu gündemle dünyaya uyum sağlaması giderek güçleşecek ve biz uluslararası alanda başarısız oldukça, kendimizi dünyadan soyutladıkça kusuru kendimizde değil hep dış dünyada, dışımızdaki birilerinde, küreselleşmede arayacağız.
Belki de daha fazla içe kapanarak; dünyadaki trendlere karşı eğilimleri öne çıkartarak kendimizi savunmaya çalışacağız ve tabii daha da geri kalacağız, daha da başarısız olacağız.
Bu süreçte dünyadan koptukça, teknoloji ve sermaye akımlarının dışında kaldıkça rekabet gücümüz de zayıflayacak.
Dünyaya kapanarak halkı refaha kavuşturacaklarını vaat edenler sonuçta halkın refahının düşmesine yol açabilecek, refah düzeyi gerileyen insanlar yeni suçlu arayışına girecek ve kısır döngü tamamlanmış olacak."
Dünyada olan biteni ve de Türkiye'nin dünyada olan biten karşısındaki durumunu anlayabilmek için Osman Ulagay'ın (Quo Vadis, Küreselleşmenin İki Yüzü isimli kitabını okuyunuz. Doğan Kitap, Ekim 1999, 182 s. 3 milyon TL.)



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr