NEW YORK
Bunlar bir çetinin işi... Normal insan bunları yapamaz!.. Walter Sickert, kırk bin genç İngiliz sanatçının eserlerinden oluşan "Saatchi Koleksiyonu"nu böyle değerlendiriyor.
Şimdilerde New York'ta Brooklyn Müzesi'nde, "Sensation" adı ile sergilenen koleksiyon, hem ilgi hem de tepki ile karşılanıyor. Çünkü koleksiyon bugüne kadar kabul görmüş sanat, estetik ve güzellik değerlerinden çok farklı bir yaklaşımla ortaya konulmuş "yapıtları" bir araya getiriyor. Sansasyon yaratan, insanları sersemleten sanatçıların başında Afrika kökenli Chris Ofili'nin "Kutsal Bakire Meryem" isimli tablosu geliyor. Ofili, bu tabloda Meryem Ana'yı Afrikalı bir kadın olarak çizmiş. Örtünün dışına taşan bir memesinin üzerine de küçük bir kavun ölçüsünde gerçek bir "fil pisliği" oturtmuş.
Ofili'nin bu resmi koleksiyonun sergilenmesine karşı büyük bir hareket oluşturmuş. New York Belediye Başkanı Gulliani sergiyi yasaklamış. Fakat baskılar karşısında yasağı kaldırmak zorunda kalmış. Ama tepkiler sürüyor. Müzenin açık olduğu saatler boyunca protestocular kapı önünde gösteriler yapıyor. Bildiri dağıtıyor.
Bir yanda göstericilerin kalabalığı, öte yanda New York'un ayazında müze önünde sıraya girip iki saat bilet kuyruğunda bekleyenlerin kalabalığı...
İstanbul Bienali'ne de iştirak eden Ofili, tüm yapıtlarının bir köşesine bir, üç, beş topak "fil pisliği" ekliyor.
Sanat eleştirmenleri, Ofili'yi büyük ve çok çok başarılı Afrikalı sanatçı olarak alkışlıyor.
Tepki ile karşılanan bir başka yapıt, Marcus Harvey'in "Myra" isimli dev tablosu. Marcus, İngiltere'de çok sayıda çocuğu öldüren bir çocuk bakıcısının portresini yapmış. Resimde fırça darbeleri yerine minik çocukların el izleri kullanılmış.
Tracey Emin isimli sanatçının kamp çadırı sergileniyor. Bu genç hanım kamp çadırının iç yüzüne 1995 yılına kadar seks yaptığı erkeklerin isimlerini yazmış.
Marc Quinn, plastik bir maddeden kendi kafasını yapmış. Sonra kendi kanı ile o kafayı kırmızıya boyamış.
İki havuzda boylamasına ikiye ayrılmış bir domuz, yan yana 12 havuzda başından kuyruğuna 12 parçaya kesilmiş bir inek sergileniyor. Kimyevi madde içinde etler, deriler, damarlar olduğu gibi görünüyor.
Bu sanat akımı yeni, on yıllık bir oluşum. İngiltere'de Goldsmiths College'de sanat eğitimi gören Angus Fairhurst, bilinenden farklı biçimde çalışan arkadaşlarının eserlerinin 1988 yılında Londra'da sergilenmesini sağlamış. Eserleri sergilenen öğrencilerden biri olan Damien Hirst bu sergileri sürdürmüş. Farklı ve çarpıcı yapıtlardan oluşan bu sergiler "Freeze" (Donma!) diya adlandırılmış. Bu sanat akımı da Freeze Hareketi olarak gelişmiş. 1988 - 1989 yıllarında Freezeciler Londra'da Saatchi ve Saatchi reklam şirketinin galerisinde çok sayıda sergi açmış.
Bu tip yeni sanat akımına yatırım yapan galericiler ve koleksiyoncular "Freeze Grubu" sanatçılarının resimlerini toplamaya başlamış. Bu tip resimlere yatırım yapmanın bir çeşit "kumar" olduğuna inananlardan biri olan Charles Saatchi on yıl boyunca 41 sanatçının iki yüze yakın yapıtını toplamış. Ve işte "Sansation" koleksiyonu böyle oluşmuş.
Koleksiyon 1997 yılında İngiltere'de 1999 yılının başında Hamburg ve Berlin'de sergilendikten sonra New York'a getirilmiş. Kimileri "Bu sanat mı? Böyle sanat olur mu?" derken kimileri de "İşte sanatta yenilik böyle olur. Yıllardır aynı şeyi yapan, yapılmışı tekrarlayan sanatçıların modası geçti... Gerçek sanatçılar bu gençler" diyor.
Serginin adı "Sansasyon". Adı ile bile hedefi belirlenmiş. Sergilenen yapıtlar göreni sarsıyor, çarpıyor... Aklını karıştırıyor. Midesini bulandırıyor. Sanatçılar herhalde bunu istiyor ve yapmak istediklerinde başarılı oluyor. Koleksiyon sahibi ve koleksiyonu büyük şehirlerde sergileyen "Saatchi" ise hem kendinin hem de reklam şirketinin "reklamını" sansasyon ile duyuruyor.
İnsanlar da farklı yapıt görmeye meraklı olmalı ki, "berbat, rezil, mide bulandırıcı, deli işi..." denilmesine rağmen sergiyi görmek için sokaklarda saatlerce bilet kuyruğunda bekliyor.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr