Olayların içinden Osman Ulagay, AKP'nin nasıl olup da, eski anlatımla, "Astığı astık, kestiği kestik", günümüzün gerçeğiyle, "Yaptığı yaptık, ettiği ettik" duruma geldiğini anlatıyor.Türkiye'de insanların kamplaşmalarını hikâye ediyor. Bir yanda AKP yanlıları. Ortada "Vallahi biz AKP'ye oy vermedik ama... Adamlar çok iyi şeyler yapıyor... Biz hayatımızdan hiç bu kadar memnun olmamıştık!.." diyerek AKP'ye omuz veren "büyük sermaye çevreleri" ile "gözleri küreselleşme ışığından kör olmuş" sahte entelektüeller. Ve nihayet en altta, "laiklik şemsiyesi altında toplanmış" AKP karşıtları.AKP yanlıları ve onları destekleyenler duruma hâkim. Hallerinden memnun. Ama "laiklik şemsiyesi altında toplanmış" AKP karşıtları kaybetmenin mutsuzluğunu, ezilmişliğin ıstırabını yaşıyor. Osman Ulagay'ın yeni kitabının adı "AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu" (Doğan Kitap, 140 sayfa, 9 YTL) Osman Ulagay, kitabında, karşıtlarının sloganlarına sahiplenmiş görünerek onları kendi sahasına çekerek perişan eden AKP'nin "kendi çizgisinde nasıl başarıya ulaştığını" anlatıyor."Atatürkçülük ise biz Atatürkçüyüz... Laiklik ise biz laiğiz... Batılılık ise, biz Batılıyız..." diyerek AKP'nin karşıtlarının sarıldıkları sloganları nasıl ellerinden aldığını, sonra bu sloganların ardındaki müesseseleri (Anayasa'yı, devrimleri, eğitim sistemini, sosyal yapıyı) nasıl kendi ideolojisi doğrultusunda değiştirmeye başladığını hikâye ediyor.Osman Ulagay bu son kitabında AKP'nin başarısından çok, AKP karşıtlarının mağlubiyeti üzerinde durmuş. "Laiklik çıkmazı" diye adlandırdığı "ve bir türlü sona ermeyen yenilgiler zincirinde" kendilerini laik diye adlandıranların yaptıkları yanlışlarını sıralıyor.Miting meydanlarında toplanmakla, bayrak sallamakla, göğüslere Atatürk rozeti takmakla, "Ben laiğim" diyerek ortalıkta dolanmakla hiçbir sonuç alınamayacağını vurguluyor. Ardında, fikir, strateji, politika, örgütlenme ve de güçlü liderler olmadan halk hareketlerinin hiçbir sonuca ulaşamayacağını yazıyor. AKP duruma hâkim Osman Ulagay, kitabın başından itibaren AKP karşıtı olduğunu vurguluyor ama, kitaptaki değerlemelerinde olabildiğince "yansız kalmaya çalışmış." Ancak kitabın en sonunda AKP karşıtlarının şimdilerde kafalarından çıkaramadığı, dillerinden düşüremediği "ortak sorusunu" soruyor: "Çoğunluk onlarda ise ve hemen her alanda onların varlığı hissediliyorsa biz ne yapacağız?"- Her işin doğrusunu biz biliriz tavrını mı sürdüreceğiz? Onlara tahammül ediyor gibi mi yapacağız? Yoksa azınlıkta kalmamızı içimize sindirerek, her konuda istediklerini yapmalarını hoş mu göreceğiz?- Devlet kadrolarını yandaşlarıyla doldurmalarına, özel sektörde yandaşlarını palazlandırmalarına seyirci mi kalacağız?- Sadece kendi dünya görüşündeki insanlarla çalıştığı için ufku sınırlanacak olan AKP'nin cemaat-tarikat ilişkilerine de ağırlık vererek toplumda giderek tırmanan bir gerilim yaratmasının ülkeye getireceği tehlikeleri umursamayacak mıyız?Bu soruları sıraladıktan sonra, Osman Ulagay kitabı şöyle noktalıyor: "Dünyada olup bitenin farkında olan, Türkiye'yi 21'inci yüzyılda öne çıkarabilecek birikime sahip olan, ama AKP'nin dünya görüşünü paylaşmayan kişilerin artık kendi aralarında bir araya gelip AKP'yi aşmanın yollarını düşünmesi gerekiyor. guras@milliyet.com.tr AKP karşıtları ne yapacak?