Fuarda Milliyet gazetesinin standında gün boyu etkinlik var. Akşam üzeri Miço Tiyatrosu’nda çocuk temsilleri ilgi görüyor. Daha sonra Milliyet yazarları okuyucularla söyleşiyor. İki akşam söyleşisine ben de katıldım.
Doğu ve Batı Anadolu’da Milliyet’in TIR programı çerçevesinde yaptığımız gezilerdeki sohbetlerde üzerinde en fazla durulan konular ekonomik sıkıntı, işsizlik, fakirlik idi.
Fuar sohbetlerinde ise, seçim konusunun ekonomik sıkıntı, işsizlik ve fakirlik konusunun önüne geçmesi hatta onları unutturur bir ağırlık kazanması dikkati çekiyor.
İnsanların kafası karışık mı karışık. Seçimi, bir çıkış kapısı olarak görmek istiyorlar. Ama, seçim sonu kimin veya kimlerin iktidar olur ise ülkeye ve halka iyilik getireceği ve nasıl getireceği konusunda kimse önünü göremiyor. Kesin parti tercihi yapan çok az kişi var. Onlar bile "parti başkanının listeye kimin ismini yazarak, bu listeye rey verin" diyeceğini bilemiyor. Kararsızların kötüsü, "boy oy" verme niyetinde olanların fazlalığı.
İlhan Yakın, Ferit Arsan, Şevket Şahin, Ersin Kaplan, Sabahattin Girgin, Erhan Akpınar, Dr. Necdet Uzuntaş, Ahmet Baydan, Ayten Taşkıran, İbrahim Şenol, Gürcan ve Aydın Özek, İrfan İnceboz, Paşa Çakmak, Mehmet Binici, Hasan Canlıer, Gıyasettin Boztepe Milliyet okuyucusu olarak beni ve gazeteyi hem "överek" onurlandırdılar, hem de "eleştirerek" yol gösterdiler.
Okuyucularımız gazetelerin belli partileri ısrarla öne çıkarmalarını, belli partilerin ve belli parti başkanlarının seçimi kazanmalarını ve de çoğunluk oyu almalarını kesin, olmuş - bitmiş gibi sergilemelerini eleştiriyor.
Milliyet okuyucuları Derviş’i eleştiren, CHP ve Deniz Baykal’a destek vermeyen yazılarım nedeniyle bana güceniyor. "Derviş’i, Baykal’ı, CHP’yi eleştiren her yazı, AKP’nin oyunu artırıyor" diyorlar.
"Derviş olmasa idi ekonomi batardı... Dünya nasıl değişti ise Baykal da değişti... Bunları dikkate alarak Derviş ile Baykal’a köstek değil, destek olmak" gerekir diyenler çoğunluktaydı.
Fuar sohbetleri böyle.... Ya fuar nasıl? Yazması ayıp olacak ve de İzmirliler gücenecek ama "İzmir Enternasyonal Fuarı" şimdilerde olmuş bir "Nasyonal Panayır."
Fuar broşüründen iştirakçi ülkeleri ve firmaları saydım, ABD’den 1, Almanya’dan 2, Danimarka’dan 2, Hollanda’dan 3, İsviçre’den 1, İtalya’dan 1, Japonya’dan 6 firma katılmış. Bizden 62 derneğin, 58 resmi kuruluş veya kurumun standı var. Hediyelik eşya satan 39, kitap satan 36 firma dükkan açmış. Gıda, giyim eşyası satan küçük pavyonlar çoğunlukta.
Gazeteci Serap Zeybek, "Eskiden ithalat sınırlaması vardı. Döviz yoktu. Dış ülkelerdeki firmalar mallarını sadece Enternasyonal Fuar’a katılarak Türklere tanıtabilir bu mallar da sadece fuar kotası adı ile tahsis edilen döviz sayesinde ithal edilebilirdi. Şimdilerde her yabancı firmanın Türkiye’de bir temsilcisi var. Döviz bol. İthalat serbest. Bu nedenle ülkelerin fuara ilgileri azaldı" diyor.
Milliyet’in Ege Bölgesi Temsilcisi Bülent Zarif, "İzmir Belediye Başkanı Ahmet Piriştana’nın fuarı 16 gün boyunca ticari etkinlikler yanında kültürel ve sosyal etkinliklere ağırlık verecek bir modele oturtmaya çalıştığını, ticari etkinliklerin ağırlığının ise yıl boyu düzenlenecek ‘ihtisas fuarları’na kaydırılacağını" anlatıyor.
Mustafa Kemal, 1923 İzmir İktisat Kongresi nedeniyle düzenlenen "Mahalli Ürünler Sergisi"ni beğenmiş. Her yıl tekrarını istemiş. 1929 yılından itibaren Pasaport’taki Gazi heykelinin arkasında şimdi Efes Oteli’nin bulunduğu alanda 6 yıl "İzmir Dokuz Eylül Panayırı" düzenlendikten sonra 66 yıl sonra panayır Kültürpark’a taşınmış. Ve "Enternasyonal İzmir Fuarı" olmuş. Ekonomik ve sosyal değişim sonucu, şimdi fuar zorunlu olarak panayıra dönüşmekte ise de gene de İzmir için sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan önemli.
Her yıl 3 milyon insan 16 gün fuar veya panayır havası yaşıyor. Bu etkinlikler İzmir ekonomisine 100 milyon dolara yakın bir girdi sağlıyor.