Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sabah kalkıyoruz piyasalar... Akşam yatıyoruz piyasalar... Ecevit doktor randevusunu piyasalara göre ayarlıyor. Politikacılar "kötü" haberleri vermek için piyasaların kapanış saatini bekliyor. Televizyonlar, radyolar sabahtan akşama piyasalardaki indi - bindi haberini veriyor. Piyasa uzmanları: "Yağmur yağdı, rüzgar esti. Bu durumda piyasa şöyle olur. Böyle olur" diyerek ahkam kesiyor.
Piyasalar bizi esir aldı?.. Nereden çıktı bu piyasalar?
Ekomide piyasa, bir malın veya faktörün alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği "ortam"a verilen isimdir.
Ama günümüzde piyasa denilince (1) Döviz piyasasından, (2) Faiz piyasasından, (3) Hisse senedi piyasasından söz ediliyor.

Normal olarak döviz piyasasının sadece ithalatçıyı, ihracatçıyı, ithal girdi kullananları, döviz ile borçlananları ilgilendirmesi gerekir. Geliniz görünüz ki, bizde halkın bankalardaki tasarruflarının yarısı döviz. Halkın cebindeki paranın yarısı döviz.
Tasarrufunu ve cebindeki parayı dövize bağlayan halk, döviz fiyatı arttıkça "parasının arttığını sanarak" seviniyor. "Düştükçe" üzülüyor. Bu nedenle halk gözünü TV ekranına, kulağını radyolara dikmiş, sabahtan akşama dolar ve euro fiyatındaki değişimi izliyor.
Döviz piyasasında fiyatın normal olarak döviz arz ve talebine göre oluşması beklenir. Fakat Türkiye’de çok küçük miktardaki talep bile Tahtakale’de fiyatı etkiliyor. Bu hareket tüm piyasanın fiyatını belirliyor. Son zamanlarda dalgalı kur sistemine rağmen döviz fiyatlarının bir noktada durulması memnuniyet verici bir gelişmedir.

Normal olarak faiz piyasasının, mevduat ve kredi faizlerinden oluşması gerekir. Geliniz görünüz ki, bizde faiz piyasası denilince Hazine’nin iç borçlanmada ödemeye razı olduğu faiz oranı öne çıkıyor.
Bir de Merkez Bankası’nın bankalara gecelik kaynak aktarmak için talep ettiği faiz var.
Bu iki faiz oranına bakarak bankalar, mevduata ödeyecekleri faizi ve de kredi kullananlardan isteyecekleri faizi belirliyor. Açık anlatımıyla bu piyasada top, Hazine, Merkez Bankası ve bankalar arasında oynanıyor.
Gün içinde ve günün her saatinde bu faiz oranlarındaki değişimin halkı ilgilendirmemesi gerekir. Ama halkımız şerbetlendirildi. Günün her saatinde gözü TV ekranlarında, kulağı radyoda faiz oranlarındaki değişimi izliyor.

Normal olarak hisse senedi yatırımı orta vadeli, uzun vadeli bir yatırımdır. Geliniz görünüz ki, bizde açıkgözler "Borsada keriz silkeledi". Halka açılan şirketler ise hisse senetlerinin namusunu korumadı. Tam tersine hisse senetlerinin ırzına geçti. Halktan topladıkları 23 milyar doları kasalarına atan şirketlerin borsadaki hisse senetlerinin bugünkü değeri sadece 7 milyar dolar. Borsada 1 milyon dolayında hesap var. Türkiye’de 12 milyon aile var. Her hesap bir aileyi ilgilendiriyor diyelim. Demek ki, 12 aileden birinin fertleri sabahtan akşama gözleri TV ekranında, kulakları radyoda, o gün ne kadar kayba uğradıklarını öğrenme çabasında...
Ben bunları neden yazıyorum... Sayın okuyucularım, görüyorsunuz, bizim "piyasalar"ın "reel ekonomi" ile pek büyük ilgisi yok. Bizim piyasalar, "az veya çok parası olan gerçek kişiler ile bankaların paralarının durduğu yerde değerinin artışını veya azalışını gösteriyor." Bizim piyasaların "üretim" ile ilgisi yok. Bizim piyasalar onun için üretimden değil, Ecevit’in sağlığından, Bahçeli’nin beyanatından, Yılmaz’ın konuşmasından etkileniyor. Rüzgar esiyor iniyor, yel üfürüyor çıkıyor...