Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bundan böyle sanayide Türklerin tek başına yatırım yapması hayal olmasa bile çok güçtür.
Bundan sonra Türkiye'de sanayi yatırımına sadece (yapar ise) yabancılar yapar.
Nedenini anlatayım:
(1) Türkiye 1960'lı yıllarda planı tanıdı. Kalkınma planını hazırlayan ilk plancılar "ithalat ikamesi ile sanayileşme" modelini benimsedi.
İthalat ikamesi demek, sınırları kapayıp, gümrükleri yükselterek milli sanayiin kurulmasına, gelişmesine imkan vermek demektir. İthal malın kalite ve fiyat rekabetine dayanamayacak durumdaki milli sanayi korunur. Halk kalitesiz malı, pahalı olarak kullanır ama böylece milli sanayi doğar ve güçlenir.
Türkiye'de ilk büyük müteşebbis gruplar bu şartlarda ortaya çıktı, bu şartlarda ilk büyük sanayi kuruluşları kuruldu, gelişti.
(2) 1980'li yıllarda Türkiye "ihracat"ı öğrendi. Hayali ihracat, ihracat teşvikleri falan derken, içe dönük sanayi kuruluşları dış pazara üretim yapmaya başladı. İthal ikamesi sayesinde korunan sanayi, ihracat teşvikleri ile iç pazardan dış pazara daha büyük bir pazara çıkınca yeni yatırımlara yöneldi. Kapasite artırımına gitti.
(3) 1990'lı yılların yarısından sonra ise Türkiye Batı dünyası ile bütünleşme arayışında Gümrük Birliği'ni gerçekleştirdi. Gümrükleri sonuna kadar açtı.
Sanayi kuruluşları bu yeni şartlara uyum arayışında iken, ihracat teşvik tedbirleri uyumdan daha hızlı bir şekilde azalmaya başladı.
(4) Yılın başından bu yana, enflasyonu düşürmek için "düşük döviz kuru" politikası uygulanıyor. Döviz fiyatı kazığa bağlı, enflasyon serbest. İhracattaki teşvikler kaldırıldı. Gümrük Birliği ile açılan kapılardan ucuz döviz ile her malın ithali mümkün. Bu şartlarda yerli sanayiin ithalat ile rekabet edebilmesi için dünya ölçeğinde, dünyadaki en ileri teknoloji ve en düşük maliyet ile, en kaliteli üretimi yapması gerekiyor.
Türkiye'deki sermaye birikimi, teknoloji birikimi dünya ölçeğinde üretime dönük sanayi yatırımlarını gerçekleştirme şansını veremiyor.
Sayın okuyucularım, bu yazının altında bir tablo bulacaksınız. Bu tablo, Türkiye'deki sanayi yatırımlarının yarısından fazlasını gerçekleştiren, Türkiye'nin en ciddi 500 büyük firmasının son üç yıldaki ihracatını gösteriyor. Tabloyu dikkatle inceleyiniz. Son üç yılda toplam ihracat rakamı artmamış. Sabit kalmış. Ürün cinsinde bir değişiklik yok. Demek ki, Türk sanayii artık "donmuş kalmış" durumda.
Yabancılar Türkiye'ye "sabit sermaye yatırımı için gelir" ve büyük ölçekli yatırım yapar ise, dünya üretiminin bir parçası olarak Türkiye'de sanayileşme gerçekleşebilecek.
Sayın okuyucularım, bunlar kendi kendine olacak şeyler değil. Birilerinin Türkiye'nin geleceğini düşünüp, değişen ve gelişen şartlara göre Türkiye'nin ne yapacağını belirlemesi gerekiyor. İşte buna da planlama deniliyor. İşte buun içindir ki, şu günlerde Türkiye'nin planlamaya her zamankinden fazla ihtiyacı var.



Kaynak: İSO


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr