Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Nasıl ki kadının "az hamile"si olmaz ise ekonominin de "az serbest"i olmaz. Ekonomi ya "tam serbest"tir ya da "fiyat ve ücret" kontrolü vardır. Döviz fiyatını tek başına dizgine bağlayamazsınız. Onu bağladınız mı, ücreti, kirayı ve giderek faizi de bağlamanız "kaçınılmaz bir zorunluluk"tur.
İstikrar tedbiri uygulamalarında, "başıboş" gidişe dur demek için belli bir süre "fiyat, ücret ve kirayı dondurmak" olağan ve bugüne kadar örneği çok görülmüş uygulamadır.
Dikkat buyurunuz. Burada tüm fiyatların "kazığa bağlanması" söz konusudur. Sadece döviz, ücret ve kira değil... Dolmuş fiyatı, tüpgaz fiyatı, şeker fiyatı, elbise fiyatı, ekmek, peynir fiyatı da dondurulur.
Dikkat buyurunuz. Burada şunun fiyatı bir yılda yüzde 20, bunun fiyatı bir yılda yüzde 25 artacak diyerek endeksleme yoktur. Tüm fiyatlar, ücretler ve kiralar birlikte ve aynı anda dondurulmakta "sıfır artış" ile kazığa bağlanmaktadır.
Bizde Merkez Bankası dövizin bir yıllık fiyat artışını yüzde 20 kazığa bağladığını ilan etti. Hükümet de bir yılda fiyatlardaki artışın yüzde 25'i geçmeyeceğini ilan etti... Döviz fiyatını tutmak Merkez Bankası'nın elinde ama fiyatların yüzde 25'ten fazla artmamasını hükümet nasıl tutabilir ki?
Ekonomi çok sayıda "kontrat" ile işler. Döviz "kontrat"ı bunların sadece biridir. "Kira kontratı", "ücret kontratı" diğer önemli kontratlardır ama daha başkaları da vardır. Şirketlerin birbirleriyle mal alım satımlarını belirleyen kontratlar, "faiz kontratı", ithalat ve ihracat kontratları da önemli kontratlardır. Derken sıra gelir ithalatın ve ihracatın kontrolüne. İthalat ve ihracat kontrolünü, "kambiyo kontrolü" izler.
Sayın okuyucularım, bunlar "oyunun kaideleridir". Tekrarda yarar var. "Yarım hamilelik" olmaz. Döviz fiyatını kazığa bağlamanın sonu, "döviz ve kambiyo serbestisi"nin sonudur. Fiyat artışını fiyatları kazığa bağlayarak durdurmanın yolu, tüm fiyatlar, ücretler ile kiranın "kontrolü" ile mümkündür.
Özal 1980'li yılların ortasında fiyatları ve dövizi serbest bırakıncaya kadar Türkiye'de fiyatları Ticaret ve Sanayi Bakanlığı belirlerdi. Ampul fiyatını, margarin fiyatını, bez fiyatını, tuz fiyatını devlet sınırlardı. Dövizin kaça satılacağını belirleyen devlet, dövizin kime satılacağına da karar verirdi. İnsanlar ellerindeki dövizi devlete teslim etmeye mecbur idi.
Özal halkı ve ekonomiyi "serbest piyasa"ya alıştırdı. Döviz ve fiyatlar serbest olduğu için 1980'li yılların ortasından bu yana Türkiye'de her şeyin fiyatı arz ve talebe göre değişti ama hiçbir şeyin kıtlığı çekilmedi.
Günümüzde "döviz, fiyat ve ücret kontrolü"nü uzun süre uygulamak çok güçtür. Bunun sonu "kapalı ekonomi"dir. Önce insanlar ne olduğunun farkına varamaz. Döviz kazığa bağlandı. Oh ne güzel... Faiz kazığa bağlandı... Oh ne güzel... Kiralar kazığa bağlandı... Oh ne güzel... Petrol fiyatı kazığa bağlandı... Oh ne güzel... KİT fiyatları kazığa bağlandı... Oh ne güzel der iken, birden bakılır ki ekonomi içine kapanmış. Demirperde ülkeleri bile kapalı ekonomiyi yürütemedi.
2000'li yıllarda Türkiye "kapalı ekonomi"yi kaldıramaz.
İstikrar tedbirlerini uygulamaya "iyi başladık", iyi götürmeye mecburuz... Yanlış yola girip ekonomiyi içinden çıkılamaz hallere düşürmemeye dikkat etmemiz gerekiyor.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr