Bedelli askerlik çıkacak ise, kanunun yayın tarihinden önce askere gitme yaşını tamamlamış tüm gençler bundan yararlanmalıdır. İster 1 Ocak 1973, ister 1 Ocak 1993 olsun, belli bir tarih konularak, belli yaştakileri bedelli askerlikten yararlandırmak yanlış olur. Böyle bir tarihi objektif ölçülerle belirleme şansı olamayacağından, tarih ne olursa olsun şüphe yaratır: "Acaba Tarkan'ı kurtarmak için mi, yoksa Mehmet Bey'in oğlu Okan için mi kanun çıkarıldı?" sorusu ortalıkta dolanır. Bedelli Askerlik Kanunu da, "Tarkan kanunu" olarak tarihe geçer.
Bedelli askerlik için yola çıkıldığına ve ordumuz bunu uygun gördüğüne göre bu iş oldu demektir. Bu iş olup biterken Milli Mücadele'ye katılan, Atatürk Muhafız Bölüğünde bulunan, İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiş bir askerin çocuğu olarak ve de rahmetli babasının İstiklal Madalyası'nı taşıma hakkına sahip bir Türk vatandaşı olarak bu konudaki tereddütlerimi ilgililere duyurmak istiyorum.
(1) Ordumuzun terör ile mücadele için uzun yıllar süren çabalarına Türk halkı büyük destek verdi. Bu mücadelede binlerle genç şehit oldu. Oluyor. Bunu bile bile aileler çocuklarını askere davul zurna ile uğurladı. Uğurluyor. Gençler, "ya şehit olacağız, ya gazi" diyerek coşku ile askerlik hizmetine koştu. Koşuyor. Bu hizmette zengin - fakir, doğu - batı, din - dil ayrımı söz konusu olmadığından birlik, bütünlük bugüne kadar korundu.
Şimdi "parayı veren askere gitmez, parası olmayandan vatan hizmet bekliyor" şeklinde yanlış bir anlamanın ortaya çıkması hiç de iyi olmaz. Askerlerimizin moralini bozabilir.
(2) "İsteyen 15 bin markı öder, kısa dönem askerlik yapar" demek kolay da, 15 bin markı bulmak zor. Bunun neden zor olduğunu anlatayım: Türkiye'nin milli geliri yuvarlak hesap 200 milyar dolar. Türkiye nüfusu 65 milyon kişi. 200 milyar doları 65 milyon nüfusa böldüğümüzde kişi başı 3 bin dolar dolayında bir milli gelir rakamı çıkar. Ama geliniz görünüz ki, Türkiye'de gelir dağılımında çarpıklık var. 200 milyar dolar milli gelirin yüzde 55'ini nüfusun beşte biri (13 milyon kişi) paylaşıyor. geri kalan 52 milyon kişi, milli gelirin sadece yüzde 45'ini alıyor.
Basitleştireyim. Nüfusumuzun en zengin yüzde 20'lik bölümünde kişi başı ortala gelir 8.500 dolar iken, kalan yüzde 80 nüfusun, 52 milyonun ortalama kişi başı geliri 1.730 dolar.
En fakir yüzde 20'lik nüfus dilimindeki 13 milyon insanımızın toplam milli gelirden aldıkları pay ise sadece yüzde 5 oranında. Milli gelirin yüzde 5'i 10 milyar dolar eder. Bunu 13 milyona bölüştürünüz kişi başı yıllık 770 dolar eder...
Böyle çarpık bir gelir böşümü yapısında, "15 bin markı bulan Tarkan kanunundan yararlanır. Bulamayan 18 ay askerlik yapar" demek insanları az da olsa rahatsız edebilir.
Böyle çarpık bir gelir dağılımı yapısında insanlar kolay kolay 15 bin mark bulamaz.
Bulamayanlar üzülür. Kendilerini toplumdan dışlanmış hisseder. Ezilir. Milli hisleri sarsılabilir...
Kanun tasarısı hazırlanırken, herhalde bütün bunlar dikkate alınacaktır.