Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Biz bu sektörlere büyük yatırım yaptık. Bu işlerden çok sayıda insan ekmek yiyor. Tekstil ve konfeksiyon dışsatımı, bizim ihracatımızın lokomotifi.İşte bu lokomotif sektörlerde şimdi "tehlike çanları çalıyor." Çünkü (1) 1994 yılında imzaladığımız GATT Anlaşmasına göre 2005 yılından itibaren kotalar kalkıyor. Öncelikle Çin malları sadece dış pazarda değil iç pazarda da bizim tekstil ve konfeksiyoncularımızın "düşük katma değerli ve ucuz fiyatlı" ürün yapan firmalarıyla rekabete girecek. (2) Bizim bir avantajımız, Batı pazarına yakınlığımız idi. Şimdilerde başta Romanya ve Bulgaristan olmak üzere Doğu Avrupalı ülkeler bize rakip oluyor. (3) Biz artık kendi pamuğumuzu üretemez durumdayız. Ürettiğimiz pamuğun ve diğer girdilerin kalitesi ve niteliğinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle pazar kaybediyoruz.İzmir Ticaret Borsasının "Tekstil - konfeksiyon sektörlerinde nerede yanlış yaptık?" başlığını taşıyan bir araştırması. Yukarıdaki tespitleri ve bu yazının altındaki tabloyu o araştırmadan aktarıyorum. Borsa Başkanı Tuğrul Yemişçi diyor ki: "Türkiyenin en büyük rakibi kendisidir... Geleceği rakipler belirlemeyecek. Bizim neler yapacağımız belirleyecek..."İzmir Ticaret Borsasının yaptırdığı araştırmada bugüne kadar yapılan yanlışlar şöyle sıralanıyor: (1) Kısa dönemde elde edilen yüksek karlara kanıldı. Uzun dönemli markalaşmaya yatırım yapılamadı. (2) Doğru olmayan teşviklere dayalı olarak sektöre gereğinden fazla yatırım yapıldı. (3) Küçük ölçekli firmalar sektöre hakim oldu. Ölçek ekonomisinin avantajlarından yararlanılamadı. (4) Dış madde bağımlılığı azaltılamadı. (5) Tekstil ve konfeksiyonda ara mallar ve yatırım malları üretimi unutuldu. (6) Üretim düşük katma değerli mallar ile sınırlı kaldı. (7) Üreticilerin finansman yapısı gelişemedi. (8) İhracat kotaları ucuz mallarla dolduruldu. (9) 2005ten sonraki "kotasız dönem" için hazırlık yapılmadı.Araştırmanın en ilginç yanı, tekstil ve konfeksiyon ihracat gelirine karşı yapılan ithalat harcamasına ilişkin bulgulardır.Biz devamlı olarak tekstil ve konfeksiyon sanayiinin ihracat gelirine bakıyoruz. İhracat rakamı büyüdükçe seviniyoruz. Ama sektörlerde ne ithalat yapıldığını araştırmak aklımıza gelmiyor. İşte İzmir Ticaret Borsası çalışmasında bu rakamlar veriliyor. 1989 - 2000 arasında 12 yılda tekstil ve konfeksiyon sektörünün getirdiği 100 dolar ihracat gelirinin ortalama olarak 74.8 doları aynı sektörün ithalatına harcanmış.Sadece 2000 yılında sektörün ihracat geliri 10.0 milyar dolar, ithalat harcaması 7.6 milyar dolar. Sektörün ekonomiye net döviz katkısı 2.4 milyar dolar.Sektör dışarıya bu kadar bağlı olunca ve de katma değeri düşük mal üretince işçilik ne kadar ucuz olur ise olsun, maliyette rekabet şansı kalmıyor.Ekonomimizin bu en önemli sektörünün sorunlarını tartışmaz, çözüm aramaz isek, nasıl olur da ekonominin hızla gelişmesini bekleriz, umarız... Tekstil ve konfeksiyon üretenlerin sorunları var. Bu sektörün yaşaması ihracata ve ihracatın devamlı artmasına bağlı. Önce Türk lirasının aşırı değerlenmesi bu sektörü vurdu. Ardından Çin rekabeti dış pazarlarda sorun yaratmaya başladı. guras@milliyet.com.tr