Türkiye sahillerinde bugün 110 dolayında tatil köyü, 400 dolayında 5 ve 4 yıldızlı lüks tatil oteli ve yabancı turist kullanımına hazır 350 bin dolayında yatak var. Bu yıl 10 milyon dolayında turistin gelmesi ve 7 milyar dolar dolayında turizm geliri bekleniyor.
Türkiye bu noktaya "patt" diye gelmedi.
Geride uzun bir hazırlık, planlama ve teşvik dönemi var. Devlet Planlama Teşkilatı'nın önderliğinde 1960'lı yılların ortasından 1970'li yıllara kadar şabancı danışmanlık firmaları Türkiye'nin turizm potansiyelini araştırdı. Ana planlar yapıldı. Çalışmaların içinde yer alan DPT Müsteşarı Turgut Özal, Başbakan olunca, bu çalışmaları değerlendirdi. Uygulamaya koydu.
Açık anlatımıyla bugün gelinen çizgi "hasbel - kader" gelinmiş bir çizgi değildir.
Türkiye turizm konusunda önemli bir çizgiye gelmiştir.
Ama ne yazık ki, şimdilerde hükümetler ve özellikle turizm bakanları kendi dünyalarında yaşıyor. Taşın üzerine taş koymayı düşünmüyor. Birikimlerin harcanmakta olduğunu görmüyor.
Harcanmasına omuz veriyor. Hükümetlerin, turizm bakanlarının yeni bir turizm gelişme stratejisi ve planı yok. Bu noktadan sonra neler olması gerekeceğini kimse düşünmüyor. Bilmiyor. Planlamıyor. Turizmde kötü şeyler olmaya başladı.
Turizm ekonomisini en iyi bilen uzmanlardan Fehmi Köfteoğlu, Dünya Turizm Örgütü'nün Türkiye'de turizm sektöründeki gelişmeyi incelediğini ve bu gelişmenin başka ülkelerde örneği bulunmayan bir modele dayandığını tespit ettiğini söylüyor:
(1) Türk turizm yatırımcıları yabancı turisti taşımak için kendi uçak şirketlerini kurdu. (Şimdi bu şirketler batıyor.)
(2) Türk turizm yatırımcıları yabancı turisti çekmek için yurtdışında kendi pazarlama şirketlerini (tur operatör organizasyonlarını) kurdu. (Bunların bir kısmı battı. Ayakta kalanların irileri ise yabancılara satılıyor.)
(3) Türk turizm yatırımcıları, tatil köylerini, otelleri yabancı işletmecilere devretmedi. Kendi işletme şirketlerini kurup işletti (Şimdi tatil köyleri ve oteller yabancı işletmecilere veriliyor.)
Türkiye'de turizmin gelişmesini sağlayan ve de başarısı nedeniyle yabancıların örnek kabul ettiği model yıkılıyor. Hükümetler ve turizm bakanları olan bitenden habersiz. Onlar da ellerine baltayı almış yıkıma yardımcı oluyor.
(1) Turist getiren Türk özel uçak şirketlerinin batması ve uçaklarına el konulması hiç mi hiç endişe yaratmıyor.
(2) Tentur'un 7 ülkedeki (İngiltere, Belçika, Almanya, İtalya, İspanya, Avusturya ve Hollanda'daki) pazarlama birimlerini İngiltere'nin iki numaralı tur operatörü First Choice satın aldı. Türkiye'ye gelen Avusturyalıların yarısını getiren Gulet'in pazarlama ve uçak şirketini TUI satın aldı.
(3) Geçen haftalarda Antalya'da 15 otel "Kırmızı" ve "Sarı Grup" arasında paylaştırıldı. "Sarı Grup", Alman Naccerman/Condor Seyahat Grubu'nun başı çektiği yabancı işletmeciler. "Kırmızı Grup", Alman TUI Grubu'nun başını çektiği işletmeciler. Antalya otelleri şimdi paylaşılıyor.
Politikacılar, olan biteni fark edemeyip beyanat patlatıyor. "- Oh, oh... Yabancıların Türkiye'ye ilgisi arttı... Oh, oh... Yabancı sermaye bizim otelleri ve seyahat şirketlerini satın alıyor!.."
Bu arada da kendi yakın çevrelerinin, dostlarının, arkadaşlarının otellerini, şirketlerini de yabancılara teklif etmekten gurur duyuyor, "- Bakınız şu da var... Onu da alsanız?" diyerek aracılığa soyunuyor.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr