Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Ayşe Hanım Teyzeciğim" dedim. "Başkanın anlattıklarına göre, (1) Mevduat faizi düşecek. (2) Mevduat faizi gerileyince, kredi faizi de ucuzlayacak. İşadamlarının kullandıkları krediler kadar, tüketici kredileri ve kredi kartı faizleri de biraz ucuzlayacak. (3) Faiz ucuzlaması bono faizine de yansıyacak. Yatırım fonlarının getirileri düşecek. (4) Anlaşılan dövizdeki ucuzluk devam edecek. Ama daha fazla ucuzlaması istenmiyor. Merkez Bankası dövizin fazla ucuzlamaması için döviz satın alacak. (5) Bankalar döviz hesaplarına zaten düşük faiz veriyor. Döviz bolluğu sonucu döviz mevduatının faizi daha da gerileyebilecek. (6) Merkez Bankası enflasyonun aşağıya çekilmesi politikalarını sürdürecek. Hayat biraz daha ucuzlayacak. (7) Bunun için, piyasadan parayı çekecek. Piyasada para bollaşamayacak. Piyasanın açılmasını bekleyenler buna üzülecek. (8) Maliye, kamu harcamalarını kısıyor. Merkez Bankası da piyasadan para topluyor. Bu durumda yatırımlarda, üretimde, istihdamda patlama olamaz. (9) Döviz ucuzlayacak ama, şirketler ve insanlar bu dövizi satın almak için Türk lirası bulamayacak. Ucuz dövizi Merkez Bankası satın alarak döviz rezervini artıracak."Ayşe Hanım Teyzem sordu: "Döviz, döviz diyorsun. Bu dövizin kaynağı ne? Döviz hesapları mı çözülüyor? İhracat arttı. Döviz oradan mı geliyor?"Anlatmaya çalıştım. "Teyzeciğim... Merkez Bankası sadece TL basıyor. TL para politikasını sürdürmeye çalışıyor. Ama para politikasına tam olarak hakim olmasını engelleyen gelişmeler var... (1) TLye güven artıyor ama, bankalardaki döviz mevduat hesaplarında önemli çözülme yok. Halkımızın tasarruflarının yarısı dövize bağlı olarak bankalarda yatıyor. (2) Hazinenin iç borç kağıtlarının büyük kısmı döviz veya döviz fiyatına bağlı bonolar. (3) Banka kredilerinin önemli bölümü döviz kredisi. (4) İhracat artışından gelen döviz, döviz harcamalarını karşılayamıyor. Döviz açığı her yıl yurtdışından ülkeye giren dövizle kapatılabiliyor. Merkez Bankasının piyasaya sürmek için bastığı Türk lirası (emisyon) 14 katrilyon lira. Yaklaşık 10 milyar dolar. Buna karşılık sadece bir yılda (cari işlemler açığını - döviz açığını kapatmak için) ülkeye giren döviz 12 - 14 milyar dolar... İşte bu nedenle Merkez Bankası ne kadar doğru politikalar belirlese de, yurtdışından döviz girişi elini zayıflatıyor. Eli zayıflıyor ama bu sayede ülkede döviz sıkıntısı çekilmiyor."Ayşe Hanım Teyzem sordu: "Başbakanımız Avrupa Birliğinden tarih aldı... İşler açılacak, fiyatlar düşecek, benim cebime giren para artacak mı?""Ayşe Hanım Teyzeciğim" dedim. "Henüz ortada fol yok, yumurta yok... Yabancılara fazla ümit bağlamayalım. Yatırım için gelecek yabancı olur ama, yabancı yatırımlarında patlama olmaz. Yatırımları gene biz yapacağız. Üretimi gene biz artıracağız. İnsanımıza iş ve aş bulma işi gene bizim işimiz. Başbakanımızın ABden aldığı tarihin, 2005 yılında sizin hayatınızda bir değişiklik yapmasını beklemeyiniz... Durumunuzun 2005 yılında daha iyi olacağını beklemeyiniz. Fiyatlardaki düşme devam etsin. Ekonominin bugünkü durumu devam etsin. Bir kaza bela çıkmasın... Yeter... Ne kadar köfte, o kadar ekmek. Ne kadar yatırım ve üretim... O kadar refah... Bunu unutmayınız..." Son söylediklerim Ayşe Hanım Teyzemin hoşuna gitmemiş olmalı ki, soğuk soğuk "Hadi bana eyvallah" diyerek uzaklaştı. guras@milliyet.com.tr Ayşe Hanım Teyzem soruyor: "Merkez Bankası Başkanı, televizyona çıktı. Likidite dedi. Açık piyasa dedi. Döviz dedi. Efekt dedi. Para piyasası dedi. Ben bir şey anlamadım... Başkanın söylediklerinden beni etkilen ne var?"