Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Batan bankaların borçlarını ödemek için bankaların hakim ortaklarının, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile yaptıkları ödeme anlaşmaları ve bu anlaşmalar çerçevesinde hakim ortakların bugüne kadar yaptıkları ödemeler açıklandı.
Açıklanan rakamlar çok kişinin tepkisine yol açacak. "Olur mu böyle, olur mu? Kimsenin bir şey ödediği yok..." denilecek...
Olur efendim... Mevcut ödeme anlaşmalarının uygulanması, mevcut borçların zamanında tıkır tıkır ödenmesi mümkün değildir. Batan bankaların hakim ortaklarının cebinde para dolu da ödemiyorlar değil... Ödemelerine imkan yok da ödeyemiyorlar.
Batan bankaların hakim ortaklarının cebinde para olsa idi, bu bankalar zaten batmazdı... Hakim ortaklar (1) Bankaları kötü yönettiklerinden, (2) Verdikleri kredileri toplayamadıklarından, (3) Yüksek faizle mevduat topladıklarından, (4) Batan diğer işlerinin açığını bankalardan kapattıklarından, (5) Bankalardaki parayı kendi ceplerindeki para gibi özel işlerinde har vurup harman savurduklarından bu bankalar battı... Bunların yatı, katı, uçağı, helikopteri olsa da, yurtdışındaki banka hesaplarında "dünyalık paraları dursa da", anlaşmadaki borçlarını ödeyecek kadar paraları yok.
Banka sistemi ayaktayken, kaynak yaratamayan bu kişilerin, kaynak yaratamadıkları için bankaları batan bu kişilerin bankalarını kaybettikten, ticari itibarlarını yok ettikten sonra, birdenbire para kazanmaya başlamalarını beklemek akıl işi değildir...
Hakim ortakların TMSF ile yaptıkları ödeme anlaşmaları birer "formalite" anlaşmasıdır. "Yaz tahtaya... ama ...sen de biliyorsun, ben de biliyorum ki bu borç ödenemez..." anlaşmalarıdır. Hem hakim ortaklar hem TMSF yetkilileri, anlaşma yaparak "sorumluluktan" kurtulmuş olmakta, ama sorun ortada kalmaktadır.
Bir hikaye ile yazıyı bitireyim... Hükümdarın biri aklına takmış... Atına konuşma öğrettirecek... "Ülkenin en iyi dil hocası kim ise getirin..." demiş. Dil hocasını getirmişler... Hocaya "Bu ata konuşma öğreteceksin. Al sana 100 kese altın..." demiş. Hoca "Bu imkansız. Ata konuşma öğretilemez" demek cesaretini gösterince, kelleden olmuş... Sonraki hocalar da aynı şekilde kelleyi yitirmiş. Daha sonra getirdikleri bir hoca ise, "Hükümdarım ben atınıza üç yılda konuşma öğretirim. Öğretemezsem kellemi vurun" deyince, hem aferin, hem de 100 kese altın... Duyanlar, hocaya, "Yavu... Sen deli misin? Ata 3 yılda nasıl konuşma öğreteceksin?" diye sorduklarında, hoca "Vallahi" demiş..."Üç yılda ya hükümdar ölür, ya at ölür, ya ben ölürüm... Üç yıl boyunca 100 kese altın ile sefa sürmek, kelleyi hükümdara hemen teslim etmekten evladır..."
İşte o biçim sayın okuyucularım... Batık bankaların eski sahiplerinin TMSF ile yaptıkları anlaşmalarının hikayedeki anlaşmadan hiç mi hiç farkı yoktur. Bunu biliniz de boş yere üzülmeyiniz. Öfkelenmeyiniz.