(1) Kurumlar Vergisinde indirim yok. 1999dan bu yana şirketler gelirlerinin yüzde 30u oranında vergi öderler. Kanunun geçici maddesinde 2004 yılında bu verginin (her nedense) yüzde 33 oranında ödeneceği, sonra gene yüzde 30 uygulanacağı belirtilmişti. Ortada bir değişiklik, bir indirim yok. Zaten vergi oranı yüzde 30 idi. (2) Konuya yabancı gazeteler Başbakanımızın beyanatına dayalı olarak "Gelir Vergisinde yüzde 5 indirim!.." şeklinde manşet atarlar ise, kanmayınız. İnanmayınız.Gelir Vergisinde yüzde 5 indirim sadece zengine var. Fakirin vergisi azalmıyor. Aynı kalıyor. Gelir Vergisi mükellefiyeti gelir dilimlerine göre yüzde 20 ile yüzde 45 oranında değişiyordu. Bundan sonra yüzde 45 vergi yok. En yüksek vergi yüzde 40. Yıllık geliri 140 milyar lirayı aşan (açık anlatımıyla aylık gelirleri 11 milyar 666 milyon liradan fazla olanlar) bugüne kadar yüzde 45 oranında vergi ödüyordu. Toplam Gelir Vergisi mükelleflerinin 10 binde birini teşkil eden bu mutlu azınlığın vergisi yüzde 5 düşüyor! Milliyet Ekonomide dün yayımlanan haberde ve Erdoğan Sağlamın köşe yazısında "vergi indiriminin halkı ilgilendirmediği, zenginin üst gelir grubunun indirimden yararlanacağı" anlatılmaya çalışılmıştı. Buna rağmen Başbakanımıza dün basın toplantısı yaptırıldı. Ve Başbakanımız, "Kurumlar ve Gelir Vergisinde indirim yapıldığı şeklinde açıklama"da bulundu... Ya Başbakanımıza yanlış bilgi veriliyor ya da Başbakanımız değişikliğin ne olduğunu öğrenmeye vakit bulamadı. Geliniz de bunun neden yapıldığını saf ve bakir Türk halkına anlatınız. Bu hükümeti biz, "halk hükümeti" diye biliyoruz... Ama bu hükümet aylık geliri 500 milyon, 1 milyar, 2 milyar olanların vergisini değil de en üst gelir grubundakilerin vergisini düşürüyor. Bunun sosyal politika, sosyal adaletle ne ilgisi, ne ilişkisi var? (3) Hükümetimiz pırlantanın KDVsini sıfıra indirdiğinde Şükrü Kızılot Hoca "Simidin KDVsi 18 iken pırlantanınkini sıfıra düşürdünüz" diye yazdı. Ben "Pırlantaya sıfır KDV, Ayşe Hanım Teyzemin maydanozuna yüzde 8 KDV" diye yazdım. Anlaşıldığı kadarıyla hükümetimiz Şükrü Kızılot Hocayı memnun etmek istedi. Simidin KDVsini yüzde 18den yüzde 8e indirdi. Ama gene de çarpıklık var. Ekmeğin KDVsi yüzde 1 oranında. Simitle açlık bastırılır. Simidin ekmekten farkı ne? Hükümet Ayşe Teyzeme yüz vermediğinden onun maydanozunun KDVsi yüzde 8... Pırlantanın vergisini sıfırladılar. Benim öğrencilerimin defter ve kaleminin KDVsini sıfırlayamadılar. Yüzde 8e düşürdüler... Bütçe gelirlerinin yüzde 70 dolayındaki kısmını, KDV ve Özel Tüketim Vergisi olarak, simitle açlık bastıran işçi Memed, maydanoz alan Ayşe Hanım Teyzem, defter kalem kullanan öğrenci Ali ödüyor.(4) Yazının sonunda bir uyarım var. Tüketicinin mal ve hizmetler için ödediği fiyatın içinde KDV de var. Örneğin simit 400 bin lira. Defter 100 bin lira. Bu fiyatlarda yüzde 18 KDV var. KDV yüzde 18den yüzde 8e indirildiğinde, bu mallar için tüketiciden istenen para on puan azalmaz ise, vergi indirimi satıcının cebine girmiş olur. Bu, ilaç için de söz konusudur, su için de söz konusudur.Neyse... Üst gelir grubundaki azınlığa tebrikler. Vergilerindeki 5 puanlık indirim, zenginlerimize hayırlı olsun. Her ne hikmetse, her hükümet zengini seviyor. guras@milliyet.com.tr Fakire indirim yok