Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kaş’ta yeni bir hayata yelken açanlar “Şehirde ihtiyacımız olmayan şeyleri alıyor ve onlar için çalışıyorduk. Başka bir hayatın mümkün olduğunu fark ettik” diyor.

Yanlış bir yaşam doğru yaşanmaz” diyor Adorno. Belki de bütün anksiyetemiz bundan. Seçtiğimiz hayattan...

Nihayetinde birçoğumuz endüstri bantlarındaki konserveler gibiyiz. Özellikle de megakentlerde. Sabah sıkış tıkış metal kutularla ulaştığımız fabrikalarımızdan içimizdekileri yitirmiş olarak çıkıp, yine aynı kutularla parmaklığı olmayan hapishanelerimize dönüyoruz. Mutluluğu da daha çok kazanmakta, lükste, tüketimde arıyoruz. Bu döngüyle yıllarımızı, belki de ömrümüzü tüketirken; bir gün ya dank ediyor ya da bir patoloji raporunun ardından soruyoruz; neden yaşıyoruz?

Haberin Devamı

Birincilikle bitirmiş

Bu soruyu henüz yolun başında soranlar da var. Onlardan biriyle Kaş’taki Düşler Akademisi kampında tanıştık. Adı Sevda Baysal. 28 yaşında. Sabancı Üniversitesi’ne burslu girip, birincilikle bitirmiş. Sonra birçok kişinin hayalini kurduğu bir kariyere adım atmış. Levent’te uluslararası bir bankanın para piyasası uzmanı olarak 23. kattaki bir ofiste çalışıyor, Cihangir’de yaşıyor, istediği kıyafeti alıp, dilediği yerde yemek yiyormuş. Birkaç yıla terfi alıp, astronomik paralar kazanabilecekken “Neden yaşıyorum?” sorusundan uyuyamamaya başlamış. Ya da uyanmaya...

“Çok mutsuz olduğumu gördüm. Neden mutsuzdum? Tüketim biçimimden, şehirden, bütün gün bir binanın içinde hareketsiz çalışıyor olmaktan. Geceleri rahat uyuyamaz hale gelmiştim. 25 yaşındaydım işimden istifa ettim, evimi kapattım ve bir sırt çantasıyla şehirden çıkıp buraya geldim.”

“Buraya” dediği Kaş’taki kamp. Kampta engelli ve dezavantajlı çocuklar için gönüllü olarak çalışıyor Sevda. 4 ay çadırda yaşamış. Ve 2.5 yıldır da tek mülkiyeti şehirden çıktığında yanına aldığı o sırt çantası. O sürede, yine gönülllükle Güneydoğu Asya’da görmedik yer bırakmamış. Tarlalarda çalışmış, ekolojik tarımı öğrenmiş, engelli bireylerin hayatına dokunmuş. Tekrar Kaş’a dönüp sonrasında da Güney Amerika’yı arşınlamış.

Haberin Devamı

Markette yetişiyor!

Artık mutlu; “Gönüllülük sonrası hayatımın amacına dair bir yön buldum. Öncesinde hep birilerinin öğrettikleriyle, gösterdikleriyle yaşadım ve mutsuzdum. Şimdi kendimi tanıyorum ve biliyorum. Kendini anlamak için insanın kendine zaman tanıması ve keşfetmesi gerekiyor. Benim yola çıkarken iki amacım vardı; kendi evimi inşa etmek ve kendi meyve sebzemi üretmek. İkisini de gerçekleştirdim. Kamptaki ekolojik bahçede ihtiyacımız olan tüm sebzeleri yetiştiriyoruz. Fazlalarını da ilaçsız tarımı özendirmek için pazara götürüyoruz. Oysa ki şehirdeyken meyve sebze süpermarketten geliyor sanırdım.”

Sevda ve geriye dönüp baktığında en önemli şeyin tüketim alışkanlıklarını değiştirmek olduğunu düşünüyor; “Hayattaki giderlerinizi kestiğinizde o kadar az kazanmamız gerekiyor ki. Bunu gördüm. Paraya sadece ulaşım için ihtiyaç duyuyorum artık. Onu da ders vermek gibi kısa süreli küçük işlerle hallediyorum.”

Başka bir hayat mümkün

İki şort iki tişört yetti

Kampın gönüllülerinin çoğu Sevda gibi yeni bir hayata yelken açanlar... Uman çifti de “Likya Yolculuğu” için çıktıkları İstanbul’a bir daha dönememiş. “21 günü iki şort iki tişörtle tamamladık. Orada aslında ne kadar az şeye ihtiyaç duyduğumuzu anladık. Ve tüketmenin bizi nasıl oyaladığını” diyor Eray.

Haberin Devamı

Eray 33 yaşında. Fotoğrafçılık yapmak istiyormuş ama şartlar onu bir dış ticaret firmasında satın alma uzmanlığına yönlendirmiş. Eşi Melis de öğretmen. Artık Kaş’ın Çukurbağ Köyü sakinleri onlar. Ana uğraşları engelli çocuklara destek olmak. İki yıldır doğanın koynunda mutlu mesut yaşıyorlar. Eray yeni hayatını, “Başka bir evreye geçtik” diye nitelendiriyor; “Başka bir hayatın mümkün olduğunu fark ettik. Gönüllülükle insanlara dokunarak bunu anladık. ‘Hayatımızda birçok karar aldık ama en doğru kararımız bu oldu’ diyoruz eşimle. Şehirde ihtiyacımız olmayan şeyleri alıyor ve onlar için çalışıyorduk.”

Başka bir hayat mümkün

“Artık evimiz burası. Alternatif bir yaşam mümkünmüş onu
görmüş olduk” diyor Melis de. Eray, en çok da köylerde genç nüfusun kalmamasına içerliyor; “Dünyanın tersine akıma ihtiyacı var. Şehirlere doluştuk ama çıkış bulamıyoruz. Dönüşümü ertelememeliyiz.”

Onlarla konuşup o havayı soluduktan sonra asık suratlı şehre dönmek daha bir zor geliyor. Ve akılda da hep aynı soru; Neden yaşıyoruz?

Başka bir hayat mümkün

Sorularınızın cevapları burada

Bu köşede her hafta sürdürülebilir bir yaşama ve doğaya dair konuları ele alıyoruz. Yeşili, toprağı, ağacı kısaca çevreyi gündemin ilk sırasına koyup, ekosisteme, insan ve diğer tüm canlılara zarar verebilecek uygulamalara dikkat çekmek amacımız. Siz de sorularınızı, konu önerilerinizi ve merak ettiklerinizi gurkan.akgunes@milliyet.com.tr adresine gönderebilirsiniz. Gelin her pazar siz de
doğaya ses verin...