Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gıda güvenliği konusu; son zamanlarda gıdalara yapılan hilelerin artması nedeniyle çok daha önemli hale geldi.
Gıda-sağlık ilişkisi medyada hiç olmadığı kadar gündeme gelirken bu konudaki köşe yazılarının sayısı da arttı.
Nasıl artmasın ki? Örneğin Türk Alman Jinekoloji Eğitim Araştırma ve Hizmet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, son yıllarda hem kadın hem de erkeklerde kısırlık oranlarının arttığını, bunun en önemli nedeninin de gıdalardaki pestisitler, hormonlar, gübrelerle çevresel faktörler olduğunu söyledi.
Demek ki gıda hilelerine karşı keskin önlemler alınmadığı takdirde nesil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

Bir diğer konu da son zamanlarda sıkça dillendirilmeye başlanan toksik şişmanlık.
Kolay kilo alan ve kilolarını vermekte zorlanan bazı kişilerde aşırı toksin birikiminin buna neden olduğu söyleniyor.
Toksik şişmanlığın ana nedeni de bedendeki cıva birikimi.
Cıva dışındaki kurşun, kadmiyum, arsenik gibi ağır metaller de insanların kilo dengelerini bozabiliyor.
Tüketiciler, başta civa olmak üzere ağır metalleri gıdalar yoluyla alıyorlar.
Özellikle yol kenarları ve sanayi bölgelerine yakın yerler son derece riskli.
Ağır metaller, sadece toksik şişmanlığa neden olmuyorlar, ileri dozlarda da başta karaciğer olmak üzere birçok kanser türüne sebebiyet veriyorlar.
Demek ki gıda hilelerine karşı keskin önlemler alınmazsa, toplum kanserlerle sağlığını iyice yitirecek.

Bir de kronik yorgunluk var.
Yorgunluk, halsizlik, elini kolunu kıpırdatacak gücü bile olmama, unutkanlık, konsantrasyon zaafı, kas-eklem ağrıları, saç dökülmeleri, cilt kurumaları, tırnak kırılmalarının ana nedeninin vücutta biriken toksinler olabileceği ileri sürülüyor.
Bu toksinlerin çoğunu da, gıdalarla alınan ağır metaller - hormonlar - gıda boyaları ve tarım ilacı kalıntıları oluşturuyor.
Demek ki gıda hilelerine karşı keskin önlemler alınmazsa, toplum iş yapamaz duruma gelecek.

Diğer yandan Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) bilgilerine göre; Türkiye’de 2008 yılında 515 bin 623 olan at-eşek-katır sayısı 10 yılda yüzde 44 azalarak 289 bin 782’ye gerilemiş.
Vatandaşlar da haklı olarak tek tırnaklı hayvanların sofralarına girdiği endişesini yaşıyorlar.
Zaten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının sayfası et ürünlerine at-eşek eti karıştıran firmalarla dolu.
Demek ki gıda hilelerine karşı keskin önlemler alınmazsa, toplum mütemadiyen at-eşek eti yiyecek.
Dünya Tüketici Örgütü’ne göre; ekonomik büyüklüğü tüm dünyada 50 milyar dolar civarında olan hileli gıda sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü de 2.5 milyar doları aşıyor.

Nesillerin yol olmasına, insanların kanser olmasına ve iş göremez hale gelmesine sebep olanların ceza karşılığı ödedikleri para ise yalnızca 18 bin lira.
Yazıktır.