O genç giderek sesiyle, müziğiyle büyüdü, büyüdü, ilginç kıyafetleriyle de "sol cephe"nin adeta "militan şarkıcı"sı oldu; "Tamirci Çırağı"nı ya da "Namus Belası"nı söylediği zaman kim duygulanmaz, kimin yüreği titremezdi ki!* * *SORUŞTURMALAR, davalar, tehditler, "12 Eylül" Onu yurtdışında buldu. Hayır, bazılarının sandığı gibi kaçmamıştı, 1980in Ocak ayında pasaportla yurtdışına çıkmıştı, "12 Eylül"e daha 9 ay vardı.* * *CEM Karaca niçin yurtdışına çıkmıştı?Bize, Münihten gönderdiği 12 Eylül 1985 tarihli mektubunda şöyle diyor:"Goşist - Maoist - revizyonist - sosyal faşist - komünist edebiyatının tozkoparanın ve her şeyin siyah - beyaz şematiğinde irdelendiği o ortamda şarkı söylemek olanağı yoktu."O günleri hatırlayanlar Cem Karacanın bu endişelerinin haksız olmadığını kabul edeceklerdir.* * *SONRA bir gün gazetelerde bir sıkıyönetim bildirisi çıktı, Cem Karaca ile Seldaya "Yurda dön!" çağrısı yapılıyordu.Neden?* * *CEM Karaca bize yazdığı mektupta bunu anlatır; 1979da Almanyaya, konser vermek için Selda ile gitmişler, "1 Mayıs" İşçi Bayramı törenine Münihte katılmışlar, Türk işçiler ondan şarkı söylemesini istemiş, o şarkı söylememiş ama, megafonu eline alarak "Yaşasın Uluslararası Dayanışma" diye bağırmış, bu arada fotoğraflar da çekilmiş.İşte iki yıl sonra, bu fotoğraf ortaya çıkarılmış, "Hafta Sonu" gazetesi "Cem Karaca gizli örgüt kurdu" diye yayımlamış...Selda, zaten Türkiyede olduğu için "Ben buradayım!" diye savcılığa gitmiş, yargılanmış, beraat etmiş, Cem Karaca dönmediği için de vatandaşlıktan çıkarılmış...* * *BUNDAN sonra, Cem Karaca hayatındaki en büyük virajı alır, Başbakan Turgut Özala Münihte başvurur, vatana dönmek istemektedir, zaten, o dönem şarkılarında hep vatan hasreti vardır.* * *TURGUT Özal, Cem Karacayı vatandaşlığa aldırır ama, bu defa eski "yoldaşlar" adını defterlerinden silerler, onunla aynı cephede olanlar, hapishanelerde eziyet, cefa çekenler direnirken Onun Özaldan af dilemesini kabul etmezler, Cem Karaca, bu tepkilerin bazılarını anlar, kabul eder ama, en çok "enteller"in saldırıları onu yaralar, "Yarım Porsiyon Aydınlık"ta onlara cevap verir:"Burda da, orda da aynı barlar,Hep o aynı kalmış, yarım porsiyon aydınlıkAynı çehreler, aynı laflarVallahi hiç değişmemişsiniz."* * *CEM Karaca bize göre "dönek" sıfatına layık değildi, hak etmemişti, eğer etseydi, ömrünün sonunu sıkıntılar içinde değil, "döneklere" layık bir konumda tamamlardı.Onun hayatı, "çelişkilerle geçti" denilse, yeridir, "cenazemde alkış değil tekbir istiyorum" diye vasiyet eden Cem Karaca, bu çelişkilerle boğuşa boğuşa ömrünü bitirdi. h.pulur@milliyet.com.tr 1960lı yılların başında Bakırköyde, İncirli Caddesinin hemen başında karşılıklı iki açık hava sineması vardı. Eğer yanılmıyorsak, birinin adı "Saray" diğerinin "Konak"tı... "Saray"da film aralarında sahneye kara gözlüklü, sarışın bir genç çıkar, İngilizce şarkılar söylerdi, o devrin promosyonu da buydu: Cem Karaca.
Tunca Bengin
Milletvekili olunca ne oluyor?
29 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Moskova-Kiev hattında barış için mekik diplomasisi! ‘Barış getirmek için çabalıyoruz’
29 Mayıs 2025
Hakkı Öcal
ABD haritacılıktan da vazgeçti mi?
29 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
‘Harry Potter’ın yeni yıldızları!
29 Mayıs 2025
Eren Aka
Dünyanın gözü ‘Kültür Yolu’nda
29 Mayıs 2025