BUGÜN yaşları 15 - 17 hatta 20 olanlar bile, belki
"hayali ihracat" denilen soygun nedir bilmezler, hatırlayamazlar. Onun için son günlerde gazete ve televizyonlarda boy gösteren
"hayali ihracat" haberlerini anlamakta zorluk çekerler.
İhracat, vergi iadesi esasına dayanır, devletin ihracatı artırmak, teşvik etmek için koyduğu bir ödüldür. Bunun için bugünkülere tam
"hayali ihracat" denilemez.
Dışarıya malı ihraç edeceksin, sattığın malın dövizini geri getireceksin, vergi iadesi alacaksın...
İşte, bu yöntemle devleti soymanın adı
"hayali ihracat"tır ve ilk mucitleri de Mıgırdıç Şellefyan'dır, Demirel'in kardeşinin oğlu
Yahya Demirel'dir. Dışarıya sunta gönderip, mobilya ihraç etmiş gibi gösterip, vergi iadesi almışlardır.
* * *
HAYALİ ihracat, önce gümrükçülerle anlaşılıp, dışarıya gönderilen malın değerini ve miktarını fazla göstermekle başladı. 100 yerine 1000 gönderilmiş gösteriliyor, 100 dolarlık mal da 1000 dolar gösteriliyor, dışarıda kurulan, ya da elde edilen paravan, naylon şirketlerden, dolarların vergi iadesi alınıyordu.
Peki, dolarları kim gönderiyordu?
Kim olacak, hayali ihracatı yapanlar!
Tahtakale'den topladıkları dolarları dışarıya kaçırıyor, sonra geri getiriyorlardı.
Diyeceksiniz ki, bunun karı ne?
Her gelen dolar başına 1986 yılı hesabıyla 300 lira alırsanız, karın ne olduğunu anlarsınız...
* * *
BU yolsuzluk Özal ve ANAP döneminde ayyuka çıktı. Önce fiyatı ve ağırlığı şişirilen mal yerine, daha sonra kırpıntı, hurda dolu sandıklar, çuvallar dışarıya gönderiliyor ve güya ihracattan kazanılan dolarlar geri getirilip, vergi iadesi alınıyordu.
Giderek bu iş öylesine çığırından çıktı ki, artık kırpıntı, hurda toplayıp, onları sandıklayıp, nakliye parası verip dışarıya göndermek yerine, ihracat
"patates mühürler"le kağıt üzerinde, hayali gümrüklerden yapılmaya başlandı.
* * *
SONUNDA bomba patladı ve hakkını teslim etmek lazım, bu rezaletin üzerine ilk giden de, ileride ANAP'ın bakanı olmasına rağmen Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Ekrem Pakdemirli oldu, yolsuzluk gazetelere yansıyınca, devrin Başbakanı Özal,
"hayali ihracat"ın üzerine gidenleri
"sol amigolar!" diye suçladı.
Oysa devletin namuslu ve dürüst bürokratları ile adalet, yolsuzluğun peşini bırakmadı, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin verdiği mahkumiyet kararı Yargıtay tarafından onaylanınca işin rengi değişti, hayali ihracat suç oluverdi.
ANAP, Meclis'ten öyle bir yasa geçirdi ki, güya hayali ihracatın cezasını artırıyor havasını yayıyor, aslında hayali ihracatçıyı hapisten kurtarıyordu. Lakin Cumhurbaşkanı Evren'e,
- tabiri amiyane - yutturamadılar, yasayı veto etti.
* * *
BUGÜN yine gündeme gelen hayali ihracatı ve boyutlarını öğrenmek ya da bilgilerini tazelemek isteyenlere Bilal Çetin'in
"Soygun" kitabını okumaları tavsiye edilir. (Bilgi Yayınları)
* * *
HAA bu arada unutuyorduk, Özal'ın
"sol amigolar" diye çoğumuzu suçladığı günlerde bugünün
"liberal demokrasi kahramanları" o günün
"yağdanlıkları" hayali ihracatı savunuyor, öve öve bitiremiyor,
"Memlekete döviz gelsin de nasıl gelirsen gelsin!" diyerek soyguna ve ahlaksızlığa icazet veriyorlardı.
Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr