ELİNİ kesip, Fenerbahçe'yi Beşiktaş karşısında kalecisiz bırakan Rüştü, acaba kendisini Fenerbahçe'nin ilk ve son kalecisi ve kaptanı mı sanıyor!
Haline, tavrına, lafına bakınca, insanda böyle bir kuşku uyanıyor...
Erdoğan Şenay, maçtan sonra yazdığı "Kritik"te şöyle diyordu:
"Fenerbahçe kaptanı Rüştü, evde krampon temizlerken ellerini kesmiş... Külahıma anlatsın benim! Evde krampon temizleme adeti benim neslimin şaşmaz ve saygın bir adetiydi sadece... Şimdilerde üç tane jiple dolaşan Fenerbahçe kaptanı krampon temizlemeye zaman mı bulabilir?"
* * *
ÖYLEYDİ, böyleydi, şöyleydi, önünde sonunda bir kaza, sorumsuzluk, adam kasden elini kesmedi ya, yazarın, yöneticinin, seyircinin, taraftarın bu öfkesi niye?
İşte burada insanın, insanı sevmesi, insanın, kendisini, insana sevdirmesi ortaya geliyor.
Demek Rüştü sevilmiyormuş...
* * *
NİYE?
Dedik ya, halinden, tavrından, kaptanlık sıfatını hazmedemeyişinden...
Eee, "Oğuz" gibi bir "imparotor"dan sonra Rüştü gibi bir çocuğu Fenerbahçe'ye kaptan yaparsan, sonu bu olur...
Fenerbahçe kaptan mı görmedi, Fenerbahçe "kaleci kaptan" mı görmedi?
* * *
SİZ "Uçan Kaleci" rahmetli Cihat Arman'ı tanımamış olabilirsiniz, uzun yıllar o'nunla aynı takımda oynayan Halit Deringör "Cihat Kaptan"ı şöyle anlatır:
"Cihat Arman, Türk futbolunun tarihsel gelişimi içerisinde bir devirdir. Türk futbol tarihini Cihat'tan önce ve Cihat'tan sonra diye ikiye ayırmak gerekir. Her iki devirde de Cihat gibisi gelmemiştir. Cihat'ı, Cihat yapan özellikler şunlardı: akıl, eğitim, soğukkanlılık, futbol zekası, vücut supleksi, estetiği gibi özelliklerdir. O sanki, sahada, Bethoven gibi bir sanatkardı. O'nun bazen havada bile, şekil değiştirdiğini çok kez görmüşümdür."
Dikkat buyurun, o devrin futbolcusu, arkadaşını anlatırken Bethoven'a benzetiyor; şimdikinin kültürü "Televole"yle başlıyor.
* * *
EVET, Fenerbahçe kaptan mı görmedi, kaleci mi görmedi?
Türk futbolunun unutulmaz "Büyük Fikret"i anılarında, yıllar öncesinin bir Fener - Beşiktaş maçını anlatır. Maç, geçen hafta olduğu gibi Kadıköy'dedir. Fenerbahçe'nin mağlubiyeti, Beşiktaş'ı şapmiyon yapacaktır, beraberlik ise Fenerbahçe'yi...
Beşiktaş gerçekten baskılı oynar, fakat Fenerbahçe kalecisi Hüsamettin'i geçemezler. Maçın sonlarına doğru, Hüsamettin topla yere düşer, orta parmağı ters döner, kırılmıştır. Arkadaşlarının bütün ısrarına rağmen "Takımı bırakamam, oynayacağım!" diye tutturur ve oynar.
Beşiktaşlı meşhur "Baba Hakkı" maçın son dakikasında müthiş bir şut atar, Hüsamettin bu topu da kurtarınca Baba Hakkı Fenerbahçe'nin kaptanı Büyük Fikret'e döner:
"Herif ölse bile, bugün ona gol atamayacağız!"
* * *
EVET, Fenerbahçe nice kaleciler, nice kaptanlar gördü.
Onun için, Rüştü gibi kaleciler, kaptanlar, biraz onları tanımak, öğrenmek zahmetine katlansalardı, geçirdikleri kazadan sonra, tribünlerden "Yuh!" yerine alkışlarla uğurlanırlardı.
Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr