DR. Hikmet Kıvılcımlı'yı anlatan yazımız ilgi çekmiş olacak ki, tepkiler geldi.
Bazıları o'nun adını ilk defa duyuyordu, bazıları bir insanın "komünist" olduğu için aralıklı da olsa 22 yıl hapis yatmasına akıl erdiremiyordu, bazıları ise, kendisi gibi, komünist olan Nazım Hikmet'le niçin uğraştığını soruyordu.
* * *
DR. Hikmet Kıvılcımlı'nın siyasi yaşamı mücadeleyle geçmiştir, bir taraftan peşini bırakmayan iktidarlarla, bir taraftan da "yoldaşlarla", yani kendisi gibi komünist olanlarla...
Öyle ki, 1971'de Türkiye'den Kıbrıs'a kaçıp, Bulgaristan'a geçen "doktor" TKP'den çıkarıldığını burada öğrenmiştir; günlüğünde şöyle yazar:
"Sofya ve Berlin'den Moskova'nın emriyle kovuldum. (...) Nerede ve hangisi olduğunu bilmediğim Türkiye Komünist Partisi beni bu sıra partiden atmış..."
Amansız hastalığına çare bulabilmek için, Türkiye'den kaçan Dr. Kıvılcımlı, oralarda da beklediğini bulamaz, son umut Arnavutluk'tadır, Moskova'ya "revizyonist" diyen Enver Hoca, herhalde onunla ilgilenecektir.
"Doktor"un günlüğündeki şu son satırlar ömrünün 22 yılını hapiste geçiren bir komünistin hazin sonudur:
"Enver Hoca'nın çocuk yaştaki, çar askeri kılıklı, sivil yüzlü karakol kumandanı, elinde pasolarımız gülümseyerek geldi, iki eliyle birden, Arnavutluk'a girecek bütün kapıların kapandığını işaret ediyordu."
Belgrad'a dönmekten başka çare yoktur, oraya dönülür ve Hikmet Kıvılcımlı 11 Ekim 1971'de ölür, cenazesi Türkiye'ye getirilir, Topkapı Mezarlığı'nda toprağa verilir.
* * *
EMİN Karaca, "Bir Hikmet Kıvılcımlı vardı!" dediği kitabında, onun yaşam mücadelesini, kavgalarını, hapisliklerini, kırgınlıklarını, küskünlüklerini anlatır. (Gelenek Yayınları)
* * *
NAZIM Hikmet'le kavgalarına gelince...
Buna, tek taraflı kavga, demek belki daha doğru olur.
Çünkü Nazım Hikmet, "Doktor"dan hep iyi duygularla söz eder. Bursa Cezaevi'nden, "Doktor"la birlikte, Çankırı Cezaevi'nde yatan Kemal Tahir'e gönderdiği mektuplarda, hep onun mektup yazmayışından şikayet eder, mektup gelince de çok sevindiğinden...
Nazım Hikmet'in "Memleketimden İnsan Manzaraları" adlı uzun şiirinde "Mahkum Halil"in Doktor" olduğu bilinir.
Nazım Hikmet, o'nu şöyle anlatır:
"Evinin her basılışında / aynı rahatlıkla açtı kapıyı / Ve müdüriyette her kalkışında sopanın altından / (yanaklarında parçalanmış gözlüğü / ve tabanlarında ayıpladığı bir sızı) / yüreğinden fakat / hiçbir şey söylememiş / kimseyi ele vermemiş olmanın rahatlığı / aynı rahatlık."
* * *
EMİN Karaca, "Doktor"u anlatan kitabının adına "Sosyalizm Yolunda İnancın ve İradenin Adı" demiştir.
Tam isabet, tam tespit, lakin eksik...
Hani "ithaf" ibaresi?..
"Döneklere ithaf edilmiştir" demek yok mu?!