ESKİDEN yaşlılar, bazı örnekleri verirken "onların yüzü suyu hürmetine..." diye sözlerini bağlarlardı...
Bir düşünün ki, bencillik, ahlaksızlık, namussuzluk, hırsızlık, gırtlağa kadar yalan, dolan, iftira toplumun hücrelerine yayılmış, "Benim memurum işini bilir!" lafını herkes kapıp baş tacı yapmış, "Devletin malı deniz, yemeyen domuz!" sanki Anayasa maddesi, işsizlik, geçim sıkıntısı, sapıklık, bataklığında neredeyse debelenmeyen kimse kalmamış...
* * *
VE böyle bir ortamda...
Metin Akpınar'ın televizyondaki yardım programını izleyen ana - oğul, bir başka ana - oğlun halini görünce fena olmuşlar. Delikanlıda kas erimesi hastalığı var, yatalak olmuş, özürlü arabasında... Üstelik geçim sıkıntısı, kira ödemekte bile zorluk çekiyorlar.
* * *
ONLARIN halini gören ana - oğul dalıp geriye, Gemlik'teki yıllarına gitmişler, baba polis, felç geçirmiş, anne dikiş dikerek çocuklarına bakmış, hiç olmazsa başlarını sokacak bir evleri varmış. Sonra baba ölmüş, delikanlı hem okumuş, hem de Türkiye'nin en çok para kazanan gösteri sanatçılarından biri olmuş...
Ana - oğul birbirlerine bakmışlar, Gemlik'teki ev bomboş, delikanlının oraya gidip, babasının halini hatırlamaya gönlü elvermiyor, anne birkaç kere gitmiş, o da kalamamış, o günleri düşündükçe fena oluyor.
* * *
SONUNDA demişler ki:
"Bu evi, şu hasta çocukla annesine verelim.
Hem de öyle gitsin, otursunlar diyerek değil, tapusunu verelim."
* * *
VE verdiler!
Bu ana - oğul, ünlü gösteri sanatçısı "Beyaz" ile annesidir.
Şu yaşadığımız toplumun haline bakıp da "onların yüzü suyu hürmetine" diye ayırdığımız insanlara, bu ana - oğlu da eklemez misiniz?
Kim bilir, bu toplumda daha nice "onların yüzü suyu hürmetine..." diye dua ettiğimiz insan vardır?
DİP NOTU - Önce Galatasaraylıları kutlayalım...
İster ironi deyin, ister istihza deyin, ister alay deyin, hiçbir Galatasaraylı Fenerbahçelilerle bu kadar dalga geçemezdi.
Pazar gecesi Galatasaraylılar, sokaklarla meydanlarda şampiyonluk turları atarken, Kanal D'de, Can Dündar'ın belgeselinde, Fenerbahçe'nin anlı, şanlı tarihi anlatılıyordu!
Buna ironi denmezdi de, buna istihza denmezdi de ne denirdi?!
Ya da kaderin cilvesi!