Bugün 9 Eylül. İzmir'in kurtuluş yıldönümü, aynı zamanda CHP'nin de kuruluş yıldönümü. CHP Cumhuriyet'in en eski partisi. Hatta CHP'lilere göre en köklüsü. Bu kök İttihat ve Terakki'ye kadar gidiyor. Bağımsızlık ülküsünün mücahitleri savaş sonrası Atatürk'ün kurduğu bu partide yer alarak, onun başlattığı modernleşme değişimlerine siyasal olarak sahip çıkacak, halk arasında yayılmasına çabalayacaklardı.
Bu misyonda, yani modernleşmenin halka yaygınlaşmasında CHP'nin ne denli başarılı olduğu tartışılabilir. Çünkü malum, devrimler tepeden inme geldiğinden, halk arasında kolay kabul görmüyordu. Ancak Cumhuriyet boyunca CHP'nin bu değişimlerin yılmaz bir savunucusu olduğu da sorgulanamaz.
Zaman zaman CHP tutucu olmakla eleştirilir. Gerçekten de CHP'nin tutuculaştığı dönemler vardır. Hatta son on yıldır bu aşırı boyutlarda yaşanıyor. Fakat Cumhuriyet tarihine bakıldığında, CHP'nin iki çok önemli toplumsal değişimin öncüsü olduğu görülür. Bunlardan ilki çok partili yaşama geçişin öncülüğü, yani çoğulcu demokrasi; diğeri de, sosyal demokrasinin halka yayılmasıdır.
CHP'nin sol bir kimliğe kavuşması, aynı zamanda siyasetin de sağ ve sol eksenler arasında yelpazeleşmesini sağlamıştır. Bu Türk siyaseti için son derece sağlıklı olmuştur. Ne yazık ki, 12 Eylül'ün kırmaya çalıştığı bu yapı daha sonra, Özalcı yazarların da "ideolojiler öldü, yaşasın iş bitirici - realizm" sloganıyla büsbütün baltalanmıştır.
Sosyal demokrat görüşün CHP'de egemen ideoloji haline gelmesi, CHP'nin bir devlet kurumu kimliğinden sıyrılarak, halkın partisi olmasını kolaylaştırmıştır. Bu dönemde halkla kopukluk yaratan sorunlar da aşılmaya başlamıştır. Mesela kentlere göçün yoğunlaştığı 1970'li yıllarda gecekondular birdenbire CHP'nin kaleleri haline gelmiştir.
Toplumsal değişimi ve onun getirdiği yeni talepleri doğru yakalayan CHP o yıllarda hızlı bir büyüme trendi yakalıyordu. Kırsal kesimde yeterince destek bulamasa da, varoşlarda ve düzenden rahatsız olan yoksullar arasında CHP'yi destekleyenler hızla artıyordu. Bu yeni misyonuna sahip çıktıkça ve toplumsal dinamikleri dikkate aldıkça da, CHP güç kazanmayı sürdürüyordu.
Ancak 1980 sonrası CHP bu değişimi adeta reddetti. Düzene karşı olmayı bir yana bırakarak, düzeni savunmaya başladı. Ve toplumla arasında yeniden sıkıntılar doğmaya başladı. CHP'nin bu ısrar ve inadı varoşların onu terk etmesine neden oldu.
İşin en kötüsü, CHP zaman zaman halkın desteğini kaybetse de, aydınların desteğini hiç kaybetmezdi. Fakat şimdi ne yazık ki, aydınların da desteğini kaybetmiş görünüyor. Çünkü artık aydınlar da CHP'nin tutuculaşmasından şikayetçi. Yetersiz oy alındığında halkın yanlış yaptığına inanan bir demokrasi anlayışı, şimdi yine olası seçim başarısızlığı karşısında delegeyi susturmaya çalışıyor. Adeta onu önceden cezalandırıyor. Tıpkı seçim afişlerinde özür dilettiği gibi; Halk yanlış olabilir, ama "Sen hep haklısın". İşte 80. yıldaki CHP!
Yine de CHP Atatürk'ün kurduğu parti. Sosyal adaletin de siyasi çatısı. 80 yıldır çağdaşlaşma ülküsünde hep doğrulardan yana olan bu koca çınarın kurumuş dal ve yaprakları arasında, yeşil yapraklar da gözlenebiliyorsa, ağaç canlanacak demektir. Umutlar yitirilmemeli.
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025