İki kezdir Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün (TİGEM) açtığı at mezatını izliyoruz. İlk önce Eskişehir'e bağlı Mahmudiye çiftliğindeki ihaleyi izledik. Sonra da, önceki gün, Türkiye'nin şöhretli harası Karacabey'deki mezatını. Ekonomist gözüyle çok ilginç gözlemlerimiz oldu.
Malum, mezatlar tam rekabetin küçük bir örneğidir. Tek farkla; alıcı çoktur, ama satıcı tektir. Dolayısıyla açık artırmada satış rekabeti yoktur. Bununla beraber, mezatta, rezerv fiyat yoksa, verilen en yüksek fiyat piyasa değeri sayılarak gerçekleşir. Laboratuvar ekonomisi ise ekonomide bireylerin sistematik davranışları olup olmadığının sınanmasıdır. İki kezdir at mezatını bu gözlükle izliyoruz.
At mezatlarında rezerv fiyat olmaması, yani satıcının asgari bir bedel koymaması, atın mutlaka satılacağı anlamına geliyor. Bu da çok anlamlı. Çünkü satılmazsa hayvanın yaşı geçecek. Mahmudiye'deki satılan at sayısı Karacabey'e göre iki kat fazlaydı. Dolayısıyla arzın artması fiyatların düşmesine neden olmuştu. Belki de bu nedenle Karacabey mezatında satış sayısı azaltılmıştı. Satışın ikinci yarısı iki ay sonra yapılacakmış.
Peşinen belirtelim; at mezatlarının en önemli müşterileri Urfalılar. Suyun gelmesiyle paraya da kavuşan Urfalılar, Arap atlarını kapışıyorlar. Söylendiğine göre, Türkiye'deki Arap atları stokunun en önemli merkezi Urfa'ymış. Tabii bazı küçük yarışçılar da genç tayları alabilmek için yarışıyor. Ancak, duyduğumuza göre yarışlarda birinciliği genellikle çok cins hayvanlar (yani anası, babası belli taylar) alıyormuş. Onların da fiyatları hayli yüksekmiş.
Mezatların en önemli tarafı enformasyonun, yani bilgi akışının, tam olmasıdır. Gerçekten de, TİGEM bir broşürle satılan her tay hakkında ayrıntılı bilgiyi önceden dağıtıyor. Bu da alıcılara fiyatlama konusunda önemli bir kolaylık sağlıyor. Ancak her satılan tayın, ana veya babasının birçok şampiyonluğunun olması, ileride ona da aynı fırsatı tanıyacağı konusunda bir inanç var. Oysa, biz buna emin değiliz.
Açık artırmaya girerken silah kontrolü vardı. Biraz şaşırdık. Meğer daha önceki yıllarda, alıcılar fiyatların artmaması için sağa sola silahla tehditte bulunmuş. Oysa bizim izlediğimiz her iki mezatta da bu tür olaylar yaşanmadı. Gerçi alıcılar kendi aralarında fiyatların yükselmemesi için bir çaba gösteriyorlar. Hatta, birkaç defa fiyat artırmaya bozulanlar oldu, seslerini duyduk. Ayrıca açık artırmaya katılan biri bir fiyat verdiğinde, artırmayı yönetene bazıları "sat sat" diye bağırıyordu. Anlaşılan fiyat artırma konusunda bir duyarlılık söz konusu.
Açık artırmada hep aynı strateji izleniyor. Önce ucuz dişi taylar, sonra daha iyi koşucu olan erkek taylar satılıyor. Böylece daha ucuz atlar önceden satılabiliyor. Mezatı izlerken düşündük. Bir atın ömrü belli. Atlara olan merak da. TİGEM yılda 200 - 250 civarında tay sattığına göre, alıcılar bu kadar tayı hangi süre ile alabilir? Çünkü bir süre sonra talep arzı karşılamaya yetmeyebilir. İşte bu da ihalenin yöntemi kadar önemli. Çünkü fiyatlar hızla aşağıya gelebilir. Nitekim, geçen yıl krize rağmen tay fiyatları çok daha yüksekmiş.
İşin ekonomik boyutu bir yana, atlar gerçekten güzel hayvanlar!