Altıncı gözden geçirmenin performans kriterlerinden biri de bankacılıkta aracılık maliyetlerinin düşürülmesine ilişkin düzenlemelerin planlanması. Böylesi bir çalışma için bir komitenin görevlendirilmesine rağmen hala bir sonuç yok. Ancak konu çok önemli.
Bankalar ülkemizde hayli küçük. 2002 yılı sonunda bankacılık kesimindeki aktif büyüklüğü 110 milyar dolardı. Bu yıl gerek kurdaki revalüasyon, gerekse de kredilerdeki bir miktar genişlemeyle sektörün büyüklüğünün 140 milyar dolara çıkacağı görülüyor.
Ama bu rakam bile son derece komik. Almanya'nın ikinci(!) büyük bankası sayılan Commerbank'ın bilanço büyüklüğü bile 468 milyar dolar. Yani bizdeki bütün bankalar (kamu bankaları dahil) üst üste koyulduğunda, Almanya'da en büyük banka etmediği gibi, ikincinin de dörtte biri ediyor. Kısacası, anlı şanlı bankalarımız aslında biblo gibiler; küçük ve kırılgan.
Bankacılığın küçük olmasının başlıca nedeni faizlerin yüksek olması nedeniyle kredi kullanımının düşük olması. Fakat sektör üzerinde mali yükler de çok fazla. Sektör hep yolunacak kaz gibi görülüyor. Üstelik zayıf ve karsız bir sektör olmasına rağmen.
Yakın geçmişte BDDK'da bazı çalışmalar başlatıldı. Ve görüldü ki, mevduattan elde edilen faize göre bankanın maliyeti çok yüksek. Mesela bankaya yatırılan TL mevduata net yüzde 38 faiz alınsa bile (Bu ara bu faizin ancak yarısı alınabilir) bunun bankaya maliyeti yüzde 56 olacaktır. Tasarruf sahibi yüzde 38 alırken, Maliye önce yüzde 8, BDDK ve MB de gerekli tahsilatları yaptıktan sonra da tekrar bir yüzde 8 tahsil edilmekte.
Ancak unutmayalım bu maliyetin içinde bankanın operasyonel dediğimiz bankacılık - dışı maliyetleri dahil değil. Eğer bunlar da dahil edilirse belki maliyet yüzde 60'a gelecek.
Tasarruf sahibi yüzde 38 faiz alacak, ama kredinin kaynak maliyeti yüzde 60'a ulaşacak. Bir de üzerine kar ve risk primi (yani kredi batık yükü) eklenince faiz de haliyle yüzde 60'ları fersah fersah aşacak. Bu durum reel faizlerin şişmesine neden oluyor. Hem bankacılık, hem de ekonomi büyüyemiyor.
Aynı durum döviz mevduatı için de geçerli. Tasarruf sahibi yüzde 4 faiz alırken bunun bankaya maliyeti yüzde 10'u aşıyor. Bunun krediye dönüşmesi için, bankanın günlük giderlerinin ve batık riskinin de eklenmesi gerekiyor. Dolayısıyla banka kar elde edebilmesi için belki de yüzde 12'nin üzerinde bir fiyatlama yapması gerekiyor. Tasarruf sahibi ile kredi kullanan arasında 3 kat faiz farkı olması elbette inanılır bir durum değil!
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025