Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Hazine Müsteşarı Faik Öztrak görevden alınmadan istifa etti. Aslında öteden beri Öztrak'ın görevden alınacağı biliniyordu. Öztrak ise IMF ile bu son süreçte ilişkiler bozulmasın diye görevde kalmayı yeğledi. Ancak artık Öztrak'ın görevde kalmasına gerek yok. Çünkü IMF son kredi dilimine onay vermiş bulunuyor.
Bürokrasideki bu tırpanın IMF'yi rahatsız ettiği malum. Çünkü Öztrak kritik bir dönemde IMF'yle uyumlu bir ilişki sürdürdü. Üstelik herhangi bir siyasi tasarrufla da göreve gelmedi. Onu göreve getiren Kemal Derviş'in o tarihte partisi yoktu. Kısacası, partisiz olan birisinin yerine hükümete yakın bir ismin getirilmesi bürokrasinin büsbütün siyasallaşacağı anlamına geliyor.
Bürokrasinin siyasallaşması hoş sayılmayabilir. Oysa ABD'de de üst düzey bürokrasi her iktidar değişikliğinde değiştirilir. Ancak hiçbir zaman alt düzey bürokrasi tarumar edilmez. Türkiye'de ise her iktidar değişikliğinde bürokrasi tepeden tırnağa tırpanlanır. İktidar partisinin mensupları ilk günlerde ilgili bakanların kapılarını aşındırıp şikayetlerini dile getirirken, başarılı bir iktidar için kendi yakınlarının göreve getirilmesini adeta zorlarlar.
Hiç unutmuyorum, DYP - SHP koalisyonunda Erdal İnönü'nün başdanışmanı iken bir gün bir hemşerim telefon açmış feryat ediyordu. Şikayeti büyüktü. Devlet hastanesinde hastabakıcı olarak çalışan yeğeni sürgüne yollanmıştı. Ve bu bizim iktidarımızda olmuştu. Çok kızgındı. Durumu düzeltmemizi, başhekimi derhal görevden almamızı istiyordu. Kendisine sürgün yerini sorduğumda "ikinci kattan dördüncü kata sürmüşler!" demişti.
Türk bürokrasisinde Bayındırlık, İçişleri, Tarım, Sağlık bakanlıkları gibi kuruluşlar aşırı ölçüde siyasallaşmıştır. Bazıları ise kendilerini koruyabilmiştir. Mesela Maliye, Dışişleri, Merkez Bankası. Hangisinin daha etkin olduğunun yanıtı ise pek kolay değil. Fakat siyasallaşmamış kurumlardaki karar alma sürecinde siyasi otoritenin değil bürokrasinin daha güçlü olduğu biliniyor. Bakan ise adeta bir onay merciine dönmüş durumda.
Öte yandan profesyonelliğin daha egemen olması işlerin daha iyi yürüdüğü anlamına gelmiyor. Mesela Maliye siyasallaşmasa da yıllardır ciddi bir vergi reformunu gerçekleştiremedi. Nitekim, Dışişleri de öyle. Kıbrıs konusunda düştüğümüz durum görünüyor.
Siyasallaşmış kurumlarda bakanın çalışma ekibiyle tüm karar alma süreçlerine egemen olması ise ilk bakışta daha demokratik görünse de, hem bürokrasiyi yıpratmakta, hem de vatandaşlara verilen kamu hizmetlerinde kayırmacılık oluşmaktadır.
BDDK ve Merkez Bankası ekonomi yönetiminin en kritik kurumları. Öyle anlaşılıyor ki, hükümet bu kurumlarda siyasi tasarruflarda bulunma çabasında. Oysa bu daha vahim bir hata. Çünkü gerek IMF, gerekse piyasa bundan fazlasıyla tedirgin olacaktır.
Herhalde doğru olan siyasal yaklaşım; gerekmedikçe bürokrasi üzerinde büyük değişikliklere gitmemek. Kısacası, ne memur ezilmeli, ne de iktidar etkisini yitirmeli. Siyasetle bürokrasi ilişkisinde mutlaka dengeyi bulmak gerekli.